Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İktisat Kongresi’nde gündem deprem… Prof. Dr. Görür’den İzmir’e 6 maddelik reçete!
Yerel Yönetimler
18 Mart 2023 Cumartesi 13:37

İktisat Kongresi’nde gündem deprem… Prof. Dr. Görür’den İzmir’e 6 maddelik reçete!

İzmir’in depreme hazırlığı konusunda yürütülen çalışmalar hakkında öneriler sunan deprem uzmanı Naci Görür, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “Yeniliğe Davet” sloganıyla düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin dördüncü günü “Doğamıza Davet” temasıyla devam etti.

Kongrede depreme hazırlık konusunda İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Naci Görür tarafından sunum yapıldı.

Deprem uzmanı Naci Görür, İzmir’in deprem konusunda riskli bir kent olduğunu hatırlattı. Kentin depreme dirençli hale getirilmesi noktasında altı ayrı parametre üzerinden tavsiyelerde bulundu.

Kongrede konuşmalarını gerçekleştiren Görür, "Deprem nerede olacak? Nasıl olacak? Hangi fay kırıldı? Bunları anlatmayacağım. Bırakın akademisyenler bunu tartışsın. Bugüne kadar geldiğimiz nokta son deprem.Görünürde 50 bin muhtemelen daha fazla insanımızı toprağa gömdük. Bu deprem biliniyordu bize Marmara Depremi'ni sordular sonra gözümüzü yumup parmağımızala Maraş'ı gösterdik.  99'dan sonra Maraş depremi geliyor diye 3 Şubat'a kadar söyledik. Çok yazdık çok çizdik bizlerin sesini duyan yok, olsaydı bugünkü sahne yaşanmazdı. Bugünkü sahne demokratik bir ülkede olsaydı hiçbirşey eskisi gibi olmazdı. Hiç de değişen birşey yok yavaş yavaş da unutacağız" ifadelerini kullandı.



EN BAŞA DEPREM KONULMALI
Türkiye’nin birincil gündeminin deprem olması gerektiğinin altını çizen Görür, "Türk milleti ve İzmirliler olarak deprem nerede, ne zaman olacak diye sormayın. Bize yakışmıyor. Deprem 40 yıl sonra olacak dediğimiz yerde olunca rahat mı edeceğiz? Oradan ev almadım, oh be yırttık mı diyeceğiz. Ölecek insanlar bizim çocuklarımız olmayacak mı? O fay, bu fay kırıldı mı? Ben korkuyu anlıyorum ve ben de korkuyorum. Ülke olarak bizi yönetecekler insanlar olarak yakışmıyor. Deprem bir gerçektir ve en önemli sorundur. Siyasiler hukuk adalet işssizlik diyor … En başa depremi koymalısınız. 13 milyon senedir bu bölgede depremler oluyor. Milyonlarca sene de devam edecek. Millet olarak duyacağımız budur. Türkiye’nin herhangi bir yerinde deprem olabilir ve binlerce insan vefat edebilir. Bu gerçeği kabul edersek bana göre işin en önemli noktası… Madem bu ülkede depremler olagelecektir ve engelleyemiyoruz o halde yıkılmamak için deprem dirençli kentler oluşturmalıyız. Deprem dirençli alanlar oluşturursak deprem korkusunu atarız, bir depremde 50-60 bin vatandaşımızı kaybetmeyiz" dedi.

KURSA TABİ TUTULMAMALILAR
Dirençli kentler konusunda 6 ayrı parametre olduğunu söyleyen Görür şunları söyledi:

"Deprem dirençli yerleşim alanları mümkün. Kaliforniya, Japonya, Meksika, Şili… Bu kadar büyüklükte depremlerin olduğu bu ülkekederde daha fazlası da oluyor. Bu ülkelerde 5 kişi ya ölüyor ya da ölmüyor. Onlar nasıl başardı? O ülkeler genellikle bilime inana bilimin iışında yolalan, bilgi toplumuna dönüşmüş çağdaş ülkeler ve insanlar… Biz millet olarak bu yolda yürümek zorundayız. Bunu yapabiliriz. Deprem dirençli kentler nasıl olmalı? Çok basit. Bunu anlamayan olacağını sanmıyorum.  Yönetici olarak bizim deprem dirençli İzmir için yapacağımız 6 bileşen var. Bu bileşenler İzmir'i oluşturuyor. Birincisi yönetim sistemi ve yönetici karaktestiği… İzmir’in yönetim sistemi belli. Yönetim başkanı, vali var. Belediye başkanı seçiliyor,vali atanıyor. Deprem kentine biryönetici geldiğinde normal bir kentin yöneticisi gibi olmamalı. Deprem nedir bilmeli, bunun dışında yönettiği kentin tehkilkesi hangi faylarla tehdit altındabilmeli. Deprem sonrası zarar nasıl azaltılmalı bilmeli. Kentin çeşltili dairelerinde kurumları harekete geçirecek bilgisi olmalı, İzmiri depreme hazır olma konusundakime ne görev vereceğini ve takibini yapabilmeli. Kentin afet konsuunda orkestra gibi yönetecek birikime sahip olmalı. Bu nasıl olacak? Meclis oarada. Bir sürü gereki gereksiz işlerle uğraşacaklarına çalışsınlar. Yöneticiler belirli bir kursa tabi tutulmalılar. Bu kentin birinci parametresi… Önce yönetimin bu nitelikte, bu tür ellerde olması lazım… Kimi yöneticiler belediye başkanı hayatında hiç deprem duymamış gibi konuştu. Hiç bu tarakta bezi yok, düşünmemiş"



DEPREM KÜLTÜRÜ OLMALI
"İkinci bileşen halk…  Bir kentin halkı eğer deprem bilinçli ve kültürlü değilse o kenti depreme hazırlayamazsınız. Deprem kültürü olmayan halk, yasaların aradından dolaşır kaçak kat yapar. Hiçbir zaman uyarıları ciddiye almaz, eğitime kulak asmaz. Ailesine deprem planlaması yapmaz. Dilim varmıyor ama bazen yasalara, etiğe uygun işleri de rant uğruna yapar. Biz böyle miyiz evet. İzmir halkı böyle mi? Evet. Buna son verebilir. 60 bin insanımız kaybettik. Bu yetmiyor mu? Üçüncü bileşen alt yapı… Yol, köprü, şebekeler… Siz birkenti dirençli yapacaksanız altyapıyı deprem dirençli yapmalısınız. Alt yapı diye bir şey yoktu bölgede ve hepsi deprem her şeyi mahvetti. Kanalizasyon ile su şebekesi birbirine karıştı. Bölgede salgın hastalıklar başlayacaktır ya da başlamıştır. Depremde hasar alacak alt yapıyı yenilemek ve tamamlamak ve bozuk  varsa değiştirmek. Örneğin İstanbul’da yapıyoruz bunu. Bütçe de var ama yetersiz…99’dan beri Maraş’a deprem gelecek diye bağırdığımız yerde yerel yönetimler de merkezi yönetimler de birşey yapmamış, tablo ortada…"
"Dördüncü bileşen yapı stoku… Bir kenti deprem dirençli yapmayı yapı stoku üzerinden yıurmlanıyor. Bunda rant var. Kentsel dsönüşüm müteahhitlik olarak algıladık. Bende müteahhit olsa aynısını yaparım. Nerede rant varsa dönüşüm orada başlattık, Zeytinburnu en büyük darbeyi yiyecek ama git de kentsel dönüşümü göresin. Ölümleri en çok arttıran unsur budur. O zaman yapı stoku güçlendirmek, yenilemek, gerekirse tahliye etmek gerekir.İstanbul’da 90 bina çökme noktasına iken ve yüzbinlerin can güvenliği yokken bu binalara önem verilmeli. Kim duydu ki bunu. 3-5 kişi duyduk. İnsanların can güvenliği  yokken bile halk ve yönetim olarak aldırış etmiyoruz. Millet diyebilirdi. Halkın uzaldurmasının nedeni birçok seçim geçti. Meydanlar doldu, ateşli nutuklar atıldı, alkışlar koptu. Her şey istendi, hiç kimse pankart kaldırmadı depremde ölmek istemiyoruz demedi. Nasıl oluyor da bir gecede 60 bin insanını toprağa vereninsanlar olarak nasıl uzak kalabiliyoruz bundan? Bundan önemli daha ne var? İnsanların can güvenliğini sağlamayan devlet devlet olur mu? Böyle bir devlete gerek var mı? Bu devletin de toprakların da sahibi millettir. Güç de bizde… Biz parmak kaldırdığımızda güç kazanıyor, indirdiğimizde iniyor. Deprem partiler üstüdür… Herhangi birpartiye gönül verebilrsiniz. Bilim insanı olarak söylüyorum. Bu seçimden başlayarak hangi partiye, düşünceye sahip  olursanız olun herhangi bir parti deprem konusunda,can güvenliği konusunda ciddi iradeye sahip değilse sakın oy vermeyin"

İŞ DÜNYASI DEPREME HAZIR DEĞİL
"Beşinci bileşen çevre ve ekosistem… Deprem en büyük çevre felaketi… Bunu yine deprem bölgesinden örnek vereceğim. 100 milyon tonunu üzerinde enkaz ve moloz var. 100 milyon ton enkaz 30 tonluk kamyonlarla senelerce taşınsa bitmez... Deprem molozu alelacele kaldırılmaz. Bunun ulusal ulusalararsı yönetmeliklere göre betrtaraf etmeniz gerek. Bunun içinde kimyasal, inşlaat malzemeler, evsel atıklar  var. Plastik,asbest cam ne arasan var. Bugün yapıldığı gibi  bir yere dökerseniz üzerinden bir silindir geçirirsiniz. Bu ne oluyor? Bu molozlar eğer önlem alınmamışsa biyokimyasal, fizikokimyasallar başlıyor. Bu molozlarda ağır metal varsa konsantrasyonu arıyor. Yağmur yağınca toprağo kirletir ve yer altı sularını kirletiyor Onlar da akarsulara gidiyor. Balıkçı balık tutuyor ama toksik maddeyi afiyetle yiyorsunuz. Domateste aynı atıkla zehirli madde yiyorsunuz. Tüm deprem bölgelerinde depremin vurduğu kadar insan hastalıktan ölüyor. BM raporlarında bunlar var. Bunun için bertaraf öncesinde çağdaş ülkelerde geri kazanım yapılır. Milyonlarca para da kazanılır bu dönüşümden…Son parametre ekonomi… TÜSİAD İstişare Kurulu’na davet edildim, konuştum. İzmir’deki iş insanları da davet ettiler. Depreme iş dünyası hazır değil. İş dünyası afetle sarsıldığında dizüstü çökecektir. Bugün de örneği Maraş ve Antep, o bölge ekonomik bakımından iyi bölgelerdi. Bugün oralarda çarklar durdu, ekin öldü, göçler kalmadı. Ekipmanların çoğu çalışmıyor. Aynı zamanda üretim durdu.O bölge çökerse halk mutsuz olur, ekonomi çökerse orayı diriltmek için bilmiyorum neler yapılır. İstanbul’da eğer Marmara Depremi olursa ekonomi çöker. Ekonomin çökmesi Marmara'nın çökmesi demek ekonominin yüzde 60’ı demek. Türkiye geneli çöker. Türkiye ben iddia ediyorum ekonomik olarakbağımsızlığını kaybettiğigibi siyasi bağımszlığını da kaybeder. Bunun cevabı sayıncumhurbaşkanınıncümlesi ile söylüyorum: Bana söylediler, IMF bizden 5 milyar dolar ödünç para istiyor. Ben de verin dedim. Bugün borç alan yarın talimat alır. Bu cümle her şeyi ifade ediyor."

İZMİR DOĞRU YOLDA
İzmir'de deprem hazırlıkları kapsamında çalışmaların doğru yürütüldüğünü kaydeden Görür konuşmalarının devamında şu ifadeleri kullandı:

İzmir’in deprem dirençli hale gelmesi için komplike bir şey yok. Ya, komisyon lazım. Şu saydığımız bileşenelerle kent dirençli olur. Deprem gelmeden önce o bileşenler ne tür zarar alacaklarını tespit edip önlem alacak. Bugün başkan talimat versin bilim insanları her konuda 6 başlıkta deprem olduğunda İzmir’de size raporlar. Sizin yapacağınız da bu raporlara göre çalışmak. Burada İzmir doğru yolda… İzmir mikro bölgeleme çalışması yaptırıyor. ODTÜ koordinasyonun birçok üniversite görev alıyor. Bu saydığım dirençli kentlerin alfabesi. Mikro bölgeleme çalışmaları sonucunda kenti nasıl yöneteceğini, mekan kullanımını nasıl yapacağını kentin neye evrileceğini, hangi konularda durgunluk oluşması gerektiğini, planlamayı mikro bölgeleme çalışması belirleyecektir. Mikro bölgelemeye göre belediye başkanı ruhsat verebilir yada vermez. Halkı ikna ile eğitimle uyaracağız, bu da olmuyorsa ağır cezalar vereceğz. Bu işin şakası yok.Mikro bölgeleme kentin eneresinin dirençli olduğunu, zaafiyetli olduğunu, deprem dalagalarının etkisini nerde büyütüceğini ve azaltacağını gösterecek. O halde yönetici kaç katlı binayı nerede yapacağını ve kent gelişimini hangi yöne yapacağınıgörecek. Bu iş zor değil. Bunu oluşturmada korkuymuz o kadar kentlerimizde hata yapmışızı ki kendi hatalarımızda koprkuyoruz. Bunun ölüme çaresi yok, bunun neresinden dönülürse kardır. Türkiye ilelebet varlığını sürdürecekse bir afet bakanlığı oluşturacak. İklim de deprem de sıkıntı yaratacak. Devlet günlük planalama yapamaz, yüzer yıllık planlama yapmalı. Afet Bakanlığı liyalatlı kadrolarla donatılacak.. Türkiye brçok bakanlıktan daha çok bütçeyi buraya verecek ve gerçek beka sorunu olan afet işi ile mücedele için deprem kuşaklarından başlayarak 5 yıllık planmalarla yerel yönetimlerle el ele, halka şevkat göstererek bu işe başlayacak. 20 senede tüm Türkiye’yi dirençli yaparız ama İstanbul’da 20 yılda bunu yapamadık.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 vatandaş
 18 Mart 2023 Cumartesi 14:57
İşte budur neler yapılabileceğini anlatıyor .
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git