İzmir Körfezi’nin temizlenmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturan Bilim Kurulu’nun hazırladığı 15 maddelik planla ilgili çekincelerini dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Şu anda imza atmamızı istedikleri 15 maddelik plan uygulamaya geçtiği zaman ben Körfez’in istediğimiz kadar temizleneceğine inanmıyorum” diye konuştu.
“Dünya Bankası ve İller Bankası kredileriyle ilgili netlik oluşmalı”
Basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Başkan Tugay, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir'in tabi ki kamusal anlamda en güçlü kuruluşudur. Dolayısıyla buradaki soruna biz irade koyarak en güçlü şekilde sahip çıkacağız, üzerimize düşeni yapacağız. Ama hükümetimizden beklediğimiz bazı destekler ve onaylar var. Bunlarla ilgili halen belirsizlikler var. Sözlü olarak yapacağız, edeceğiz dendi ama yazılı olarak o metinde de yer almayan bir sürü konu var. Bunların açıklığa kavuşması gerekiyor. Hiç olmazsa Dünya Bankası'ndan, İller Bankası üzerinden bize verilecek olan kredilerle ilgili bir netlik oluşmasını bekliyorum” dedi.
“Bakanlık onaylı proje neden uygulanmıyor”
2017 yılında bakanlıkça da kabul edilmiş sirkülasyon ve navigasyon kanalları projesi olduğunu hatırlatan Tugay şöyle devam etti:
“Bunun Körfez’in temizlenmesi için yapılması gerektiğini bakanlık kabul etmiş. Ama bugün bu planda bunlardan bahsedilmiyor ve bunlarla ilgili araştırma yapılacak, gerekli görülürse bunlar yapılacak deniyor. Ama anlayamadığımız şey, 2017'de zaten bakanlığın onayını almış bu proje neden şu anda uygun görülmüyor ve uygun görülmüyorsa yerine ne yapılacak bunun da söylenmesi lazım. Körfez’in bundan sonra kirlenmemesi için yapılması gereken şeyleri tarif ediyoruz, hepimiz bunun bilincindeyiz. Ancak var olan kirliliğin temizlenmesi, dip taraması, kanal oluşturulması gibi konularla ilgili çalışmaların neler olduğu belirlenmiş değil. Buralardaki boşluklar bende bir tereddüt doğurdu, o yüzden arkadaşlarımıza çalışmalarını söyledim. Ondan sonra onun üzerine bazı konularda düşüncelerimi oraya yazarak, parantez açıp şerhimi paylaşarak bu şekilde imzalayacağım.”
“Belediye yapsın biz denetleyelim diyerek olmaz”
“Başından beri takip ettiğim süreçte hep ‘her şeyi belediye yapsın biz de belediyeyi kontrol edelim’ gibi bir yaklaşım var. Yani Çevre Şehircilik Bakanlığı İzmir'in de bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı İzmir'in de bakanlığı. Yani bakanlıklarımızın bu konulara sahip çıkmaları lazım. Bu sadece bir kirlilik, arıtmadan kaynaklı bir kirlilik değil. Derelerden gelen, sanayi tesislerinden gelen uzun yıllardır, hatırlarsanız daha o Yeşildere’deki tabakhaneler zamanından gelen bir kirlilik bu kirlilik. Onların birikimiyle oluşmuş bir durum bu, dipteki o çamur ve birikinti. Yani dolayısıyla CHP'li belediyelerin ihmallerinin sonunda bu kirlilik oluştuğu ve dolayısıyla sadece onlar sorumlu gibi bir yaklaşım çok haksız bir yaklaşım. Bunun bir kere bilincinde olmak lazım. Diğer taraftan bugün önümüzde ciddi bir sorun var. Bu sadece belediyenin sorunu değil, sadece İzmir'in sorunu değil. Yani İzmir Türkiye Cumhuriyeti'nin bir şehri, o yüzden İzmir'in böylesine büyük bir sorununa bakanlıklar sonuna kadar sahip çıkmak zorunda. Belediyeler yapsın, biz de belediyeleri denetleyelim yaklaşımıyla, bu olmaz.”
“Sorun tüm İzmir’in, tüm Türkiye’nin sorunu”
“Sayın Bilal Saygılı’ya katılmıyorum, onunla aynı görüşte değilim. Bu sorun Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu değil. Bu sorun sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorunu değil. Bu sorun tüm İzmir halkının, İzmir halkının içerisinde AK Parti'ye oy vermiş insanlar da var. MHP ve başka partilere oy vermiş insanlar da var, onların da sorunu, tüm Türkiye'nin sorunu. Bu sorun sadece 15-20 senede oluşmuş bir sorun değil, çok daha eskiden beri olan bir sorun. O nedenle onların da yardımcı olması, çalışması gerekiyor, proje geliştirmesi gerekiyor, samimi destekleri gerekiyor.”
“Birçok konu bakanlığın yetki ve sorumluluğunda”
“Bir kere problem ağır bir problem. Uzun süreli, yoğun bir çalışma gerektiriyor. Maddi açıdan da ciddi bir kaynağa ihtiyaç var. Dolayısıyla hemen yapalım diyemiyorlar, bunu anlıyorum. Ama bedeli ne olursa olsun sahip çıkmamız gerekiyor ve bu sorunu ve çözmemiz gerekiyor. Ayrıca birçok konuda yetki zaten bakanlıkta. Yani Körfez'in dibindeki temizlik çalışmaları bakanlığın yetkisinde. Orada o kanallar oluşturma çalışmaları bakanlığın yetkisinde. Sanayi tesislerinin kontrolünün yetkisi tamamen bakanlığın yetkisinde. Körfez'e akan derelerin Gediz Nehri de dahil pek çoğunun temizliğiyle ilgili denetimlerin yetkisi bakanlığın elinde. Gemilerle ilgili, limanla ilgili yapılacak denetimler tamamen bakanlıkların yetkisinde. Tersaneyle ilgili durum tamamen bizim yetkimizin dışında. Bunlarla ilgili hiç konuşmayacak mıyız? Bunları gündeme getirmeyecek miyiz? Bunlar devam ederken Körfez'i temizleyemeyiz. Yani bunu anlamaları lazım. O yüzden yetkinin, sorumluluğun büyük ölçüde bakanlıklarda olduğu bir durumda belediye arıtmayı falan halletsin, gerisi hallolur demekle olmaz bu iş. O kadar basit değil. O temizliği aktif olarak bakanlıklar yapmak durumunda, biz yardımcı olacağız. Onu söylüyorum, gücümüz yettiğince mutlaka bu işin içinde olacağız. Hatta daha önce de söyledim, hiç kimse hiçbir şey yapmasa biz yapacağız. Ama bu 15 maddelik eylem planı Körfez'i temizlemek için şu anda yeterli değil. Bununla ilgili bir çekincemiz olduğu için şu anda bunları konuşuyoruz.”
Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - AK Parti İzmir İl Başkanlığı ‘Gündem İzmir’ başlığı ile olağan basın toplantısını il başkanlığı binasında gerçekleştirdi.
AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya ayrıca İl Yerel Yönetimler Başkanı Tansu Kaya, İl Gençlik Kolları Başkanı Recep Tayyip Taslak, İl Yönetim Kurulu üyesi Hasan Çölmekçi, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Nail Kocabaş, İl Tanıtım ve Medya Başkanı Safa Narlı katıldı.
Sözlerine Türkiye'nin ciğerlerini yakan cinayetler ile başlayan Saygılı, "Son günlerde milletimizi derinden sarsan iki genç kızımızın cinayete kurban gittiği elim hadiseye değinmek istiyorum. Dünyalar güzeli evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. İnsana ve özelde kadına yönelik şiddetin her türlüsünü reddediyor, bu yönteme başvuran insan müsveddelerini de lanetliyorum. Rabbim, melek kızlarımızın mekanını cennet eylesin" ifadelerini kullandı.
İSRAİL'İN YOK OLACAĞI GÜNÜN UMUDU VE İNANCI İLE...
İsrail'e sert sözlerle yüklenerek konuşmasına başlayan Saygılı, "Yasama yılı üçüncü dönem açılışında önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hususiyetle üzerinde durduğu İsrail meselesine değinmek istiyorum. İsrail, küresel barış ve huzurun gemisine her gün yeni bir gedik açmaktadır. Bu hain emellerle hareket eden katil şebekesi, işgalci Siyonist kafa Ortadoğu başta olmak üzere tüm yerküreyi bir ateş çemberinin içine almak istemektedir. Ama unutulmasın ki ateş çemberinin içinde kalan her akrep gibi İsrail de kendi sonunu hazırlamakta, bu eylemleriyle sonun başlangıcına davetiye çıkarmaktadır. İsrail, işgalci bir suç çetesidir. İsrail, gözü dönmüş canilerin yönettiği bir kriminal kara parçasıdır. İsrail, kadın, çocuk, yaşlı demeden masum siviller ölüm kusan bir zulüm mekanizmasıdır. Bu mekanizma bugün Lübnan’da cinayetlerine devam etmektedir. Bu psikopat eylemler, lanetle kınıyorum. Ve elbet İsrail’in yok olacağı günün umudu ve inancıyla Filistin ve Lübnan olmak üzere İsrail’e karşı direnen tüm milletleri İzmir’den selamlıyorum. Beşeriyetin sus pus olduğu… Müslümanlar adeta bir ölüm mengenesine kıstırılırken batı medeniyetinin başını çevirdiği… Uluslararası kurum ve kuruluşların masum ve mazlumlara sırtını döndüğü… Vicdanın lâl, hakkı haykıracak ağızların mühürlü, hakikate bakan gözlerin kör taklidi yaptığı tarihin bu utanç sayfasında; BMGK toplantısında İsrail heyeti ve onun yardakçılarının yüzlerine hakkı, hakikati ve merhameti haykıran Cumhurbaşkanımızla gurur duyuyorum. Onun yol ve dava arkadaşı olmakla iftihar ediyorum" dedi.
BALIK ÖLÜMLERİNE 'HAYVANSEVERLER' SES ÇIKARMADI
İzmir'de yaşanan balık ölümleri ile ilgili olarak hayvanseverleri hedef alan Saygılı, "Gündem İzmir’in yerel ölçekli en önemli konusu Körfez’deki çevre krizi! Körfez’deki çevre felaketini, taşıdığı riskleri hep birlikte değerlendirdik, tartıştık. Bakınız; her yerde eylem yapan birçok hayvansever, körfezdeki toplu balık ölümlerine ses çıkardı mı? Bunu, iki sokak köpeğini sahiplenmiş bir gerçek hayvansever olarak soruyorum. İzmir’in doğası, denizi, deniz canlıları İZBB’nin bu vurdumduymazlığı, iş bilmezliği, sorumsuzluğu ve ihmalkarlığı yüzünden katlolurken hayvanseverler ne yapıyordu? Neden bir eylem, bir farkındalık protestosu yapmadılar?” dedi.
ÇİĞLİ ARITMA’NIN ÇEVRE YETKİ BELGESİ BİLE YOK
Körfez temizliği konusuna değinen Saygılı şunları söyledi:
Biz “felaket geliyor” diyerek bu konuyla ilgili önceki İZBB yönetimini sayısız kere uyardık. Çiğli Arıtma Tesisi’nin 4. Fazını devreye sokun diye diye dilimizde tüy bitti. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'ndeki 4. fazın 9 yıldır bitirilememiş olmasının İzmir Körfezi'ni her geçen gün daha da kirlettiğini defalarca söyledik. Körfeze akan ve temizlenmeyen derelerin körfezi kirlettiğini defalarca dile getirdik. Ancak bu uyarılar karşısında belediyeden gelen tek yanıt, sessizlik oldu. Bilim insanlarının dahi "Son 25 yılın en kirli dönemi" olarak nitelendirdiği bu süreçte, CHP'li belediyenin başarısız çevre yönetimi İzmir Körfezi'ni adeta bir zehir çukuruna çevirdi. Ama önceki İzmir Büyükşehir Belediye yönetimi ipe un sere sere, ayağını sürüye sürüye İzmir’i bugünkü felaketle karşı karşıya bıraktı. Bunun üzerine İzmir için hayra motor, şerre fren olacağız diyerek; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız İzmir’e geldi yerinde inceledi. Bakanımız buradayken, Körfez’e kıyısı olan İlçe Belediye Başkanları davet edildi. Ancak sadece 2 tane Belediye Başkanı katıldı, diğerleri katılmadı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile görüşme talebinde bulunan, uzattığım eli tutana kadar bekleyeceğim diyen İZBB Başkanı Sayın Cemil Tugay’ı Sayın Bakanımızla bir araya getirdik. Bilim insanları ile oluşturulan Bilim Kurulu çalışma yaptı ve bir rapor ortaya çıktı. Bilimin ışığında, Körfez kirliliğinin karasal olduğu ortaya kondu. Körfez’e temiz suyun girmesi gerektiği belirlendi. 2016’da imzalanmış protokol noktasında, Bakanlık bugüne kadar 600 bin metreküp temizlik yaptı. Navigasyon kanalını hızlandırıyoruz. Şu an kapasiteyi arttırdık, bakanlık acil bir şekilde ÇED ile birlikte Kasım yada Aralık ayında, navigasyon kanalı ile ilgili taramaya başlıyor. Biz siyaset üstü yaklaştık, yaklaşmaya devam edeceğiz. Biz üzerimizi düşeni yapıyoruz. Bilim Kurulu’nun hazırladığı 15 maddeyi tek tek inceledim. 15 maddelik bir raporda, 13 tanesi Büyükşehir’in sorumluluğu ile ilgili. Bugünden itibaren bakanlıkların sorumlusu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorumlu olduğu alanların geçmişte olduğu gibi yapılıp yapılmadığını takip etmeye devam edeceğim. Körfez kirliliğinin temizlenmesi konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar koyduğu iradenin bir işe yaramadığı ortada ve hepimiz gördük. Körfezin ana kirliliğinin karasal olduğunu, evsel atık olduğunu ve bununla ilgili Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesinin yetersiz olduğunu bir kez daha Bilim Kurulu ortaya koymuştur. Bundan da kimsenin kaçma şansı yoktur. Bunun da en temel örneği birinci madde. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin yetersizliği… Bu tesisin şu an çevre faaliyet belgesi bile yok. Yılda 102 milyon TL elektrik tasarrufu alması gerekirken, devletten teşvik alamıyor. Yani enerji teşviği bile alamıyor. Oradaki Sürekli Atıksu İzleme Sistemleri’ni (SAİS) her gün düzenli, standartlara uygun deşarj ettiğini belgelemesi lazım, belgeleyemediği için sistem kapalı. Bundan dolayı da ceza yemiş durumdalar"
ZİHNİYET ÇÜRÜMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM
Cemil Tugay'ın körfez eylem planı ile ilgili aldığı kararı değerlendiren Saygılı, "Özneyi koymakta fayda var. Bir şirket kurulurken bunun için ticaret sicile gitmeniz lazım. İlgili kurumlara gidip başvurularını yapmanız, belgelerinizi almanız lazım. Körfezle ilgili hiçbir temizlik çalışması yapılmadığı, öznelerin ortaya konulmadığı dünyada acil eylem planı kavramının ne olduğunu bilmek lazım. Bunu da İzBB Başkanın bilmesi lazım. Sorunların net olarak ortaya konularak orta ve uzun vadeli çözüm için hazırlık yapılmalıdır. Orta ve uzun vadeli dediğimiz Kasım ayı sonu. '4’üncü fazı Nisan sonuna kadar bitirebiliriz' dedi. 4'üncü fazın 9 yıldır beklediği konuda acil eylem planında, 15 maddede hangi konu hatalı ki hayır diyor. Zihniyet çürümesini doğru bulmuyorum. Herkes görevini yapacaktır. Bakanlığında Büyükşehir'in de görevi vardır. İhmal ettiği konuları tıpış tıpış yapmaları gerekir. Kredi konusu... Bakanımız İller Bankası'nı arayarak talimat verdi. Kredinin onaylanacağını ifade etti. Acil eylem planı dediğimiz konu ile 4'üncü fazın kredi onaylanması farklı şeyler. 4'üncü fazın kredisi onaylanıyor” dedi.
UMARIM ESKİ MAVİ GÜNLERİNE DÖNER
Açıklanan 15 madde hakkında da açıklamalarda bulunan Saygılı, "Ne diyor 15. Madde: ’Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde kamu kurum ve kuruluşları üniversite ve STK’lar, İzmir Körfezi’nin korunması, su verimliliği, deniz çöpleri vb. konularda farkındalığın artırılması amacıyla sürekli eğitim programları yürütecek.’’ Körfez 25 yıldır o kadar kötü yönetildi ki çöplük haline geldi. Vatandaşlarımız artık buraya çöp atmayı normal görür hale geldi. O yüzden 15. maddeyi önemsiyoruz. Bir taraftan belediye bir taraftan kamu kurumları görevler üstlenirken ben de dahil tüm İzmirliler bu körfezi çöp olarak görmekten çıkarıp koruyalım. Tüm İzmirli hemşehrilerimden bu hassasiyeti bekliyorum. Herkesin görevini yapma günü gelmiştir. Sivil Toplum Kuruluşları, İş Dünyası, Siyaset Kurumları, Bakanlıklar… Ümit ediyorum ki başta İZBB olmak üzere tüm paydaşlar görevlerini en iyi şekilde yapar ve İzmir Körfezi artık eski mavi günlerine döner" diye konuştu.
SORUN VAR GİBİ GÖSTEREN YALAN SÖYLÜYOR
İzmir Büyükşehir’in masada yapıcı olup olmadığını sorulmasına yanıt veren Saygılı, “Sorun var gibi gösteren yalan söylüyor. Burada kişisel olarak başkanımız, işini yapacak... Tek dediğimiz, 4'üncü aşamayı bitir, hak edişi sonra alacaksın. Öncesinde görelim. İşyerlerinizde 1 ay çalışırsınız, 1 ay sonra maaş alırsınız. Çalışmadan maaş alıyor musunuz? 9 yıldır hiçbir işlem yapılmamış. 4'üncü aşama ile ilgili bana gönderilir, krediyi yapar mıyım, yapmaz mıyım? Önce bir yap bakalım. 9 yıl görevini yerine getirmedin, yap, 1 gün bile ödemede sıkıştırmayacağız. Kredi onaylandı. Ben söz veriyorum. Murat Kurum bakanımız bunu söyledi” dedi.
YILDIZ: TÜM MADDELERDE GÖRÜŞLERİ VAR
İzBB Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız ise konuyla ilgili, “Burada bilim kurulu toplantılarına da İzBB bürokratlarının katıldığı ve toplantıların yapıldığı bildirildi. Hepsinde basına açıklanacak. 15 madde üzerinde İzBB bürokratlarının görüştüğü bildirildi. Cemil Bey görüşmeden bir ziyaret nedeniyle ayrıldı. Bu nedenle imza atma durumu olmuyor. Tüm eşyalar üzerinde birbirleriyle uyumlu bir şekilde varıldı. Bize söylenen, Cemil Bey olmadığı için imza atılmadığı... Yoksa 15 maddenin tamında İzBB bürokratlarının görüşleri var” dedi.
TUGAY 25 BİN KONUTU NASIL YAPACAK MERAK EDİYORUZ
Kentsel dönüşüm ve kooperatif sürecine de dikkat çeken Saygılı, "Her mecrada sık sık dile getiriyoruz. Ülkemiz ve şehrimiz bir deprem kuşağının içinde. Peki İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bu konuyla ilgili ne yapılıyor? Çok üzülerek ve büyük bir hayal kırıklığıyla ifade ediyorum ki hiçbir şey yapılmıyor. Bakınız, kooperatifler üzerinden bu şehirde bir vurgun yapıldı. İzmirlinin parası ceplerinden çalındı. Kooperatiflerin başında o dönem kimin olduğunu hepimiz biliyoruz. İzmir’de CHP siyaseti şaibenin gölgesinde kalırken, İzmirli de deprem korkusunun gölgesinde kaldı. Binlerce vatandaşımız helal alın terlerini, paralarını verdi ama ne bir ev gördüler ne de tapuları teslim edildi. İzmir’de kentsel dönüşüm, rantsal bölüşüme döndü. Soruyorum! Her mecrada sık sık dile getiriyoruz, ülkemiz ve şehrimiz bir deprem kuşağının içinde. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda ne yapıyor? Tek tek bir daha anlatalım! Kooperatif oyunları ile mağdur edilenlerin başlangıcı ilk önce arsa sahipleri. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne güvenen arsa sahibi 1430 kişi, kat karşılığı daire almak için tapularını Büyükşehir’e devretti. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise gitti yetkiyi İZBETON’a verdi. CHP’nin siyasi elitleri o dönemde kooperatiflerini kurdu. İZBETON da kooperatiflere devretti. Arsa sahipleri evlerinden çıkıp kiraya geçerken, bu 1430 kişiye konut vermek adına, 1500 kooperatif üyesi buldular. Bunlardan aldıkları para ile 4 bin 500 tane konut yapacaklardı. Kooperatiflere 1500 kişinin üye olduğu kayıtlarda var. Üyelerden yaklaşık 1.5 milyon ile 2 milyon TL arasında para alındığı söyleniyor. Bunu çarptığında herkes 2 aşağı, 3 yukarı toplanan parayı bulabilir. Günün sonunda da belediyenin tespitlerine göre şu an inşaat seviyeleri toplamda yüzde 10’ları bulmuş durumda. Bunun da bugünkü değer ile harcanan para, maalesef toplanan paraların 3’te biri! Ortada milyarları bulan bir kayıp var! Bu da savcılığa intikal etmiştir. Bunu da savcılık inceleyecektir. İzmir Büyükşehir Belediyesi eli ile CHP’nin siyasal elitlerinin oluşturduğu mağduriyette; 1500 kişiden para toplanırken, yaklaşık 1500 kişi tapusunu belediyeye devretti. Toplam 3 bin kişilik bir mağdur ordusu söz konusu! Örnekköy’de arsa sahipleri eylem yaptı. Yine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal kimliğe güvenip para veren kooperatif üyeleri de eylem yaptı. Baştan beri karşı çıktığımız bu hukuksuz kooperatif yönetimi, İzmirli hemşehrilerimizi mağdur etmiştir. Halkın güvenliğiyle oynayan, kentsel dönüşümü rant kapısı haline getiren CHP yönetimi, şehrimizi adeta bir felakete sürüklüyor. Bu beceriksizlik kabul edilemez. Yani anlam veremediğimiz konu şu; CHP’li birçok ismin ismini bulaştığı böyle bir meselede, bu denli büyük bir kaos karşısında CHP Genel Merkezi neden bir aksiyon almıyor? CHP Genel Merkezi eylem yapan İzmirlileri, mağduriyet yaşayan insanları neden bir kez olsun dinleyip olayın sorumlularını belirlemek için en azından bir iç soruşturma yürütmüyor? Aynı şekilde İZBB neden bir tatmin edici açıklama yapıp bu işin sorumlularını kamuoyuna deklare etmiyor? Bakınız! Kentsel dönüşümde yokları ortaya koyan İzmir Büyükşehir Belediyesi, CHP yönetimindeki 25 yıllık süre içerisinde yani Cemil Tugay’a kadar, toplamda 30 bin konut vaat etti. Yapa yapa bin 150 tane konut yaptılar. Bir de bunun, üzerine vatandaştan tapularını aldılar. Kooperatif rezaleti ile para topladılar, 3 bine yakın vatandaşı mağdur ettiler. Bunun karşısında bitirmeleri gereken 4 bin 500 konut! Bunu da yapamadılar. Bu geçmişin karnesi. Bunların üzerine Cemil Tugay 25 bin konut yapmayı vaat ediyor. Bunu nasıl yapacağını merak ediyoruz?" dedi.
HER DAİM SAHADA VE İZMİR'İN YANINDAYIZ
Basın açıklamasını son olarak önümüzdeki hafta başlacayak olan ilçe kongreleri ile sürdüren Saygılı şu ifadeleri kullandı;
"AK Parti Türk demokrasisinin kalesi, ilkeli ve nitelikli siyasetin en güçlü çatısıdır. Geçtiğimiz günlerde icra ettiğimiz İl Danışma Meclisimiz bu gerçeği net bir şekilde ortaya koydu. Tüm teşkilatlarımızın yoğun katılımı ve coşkusuyla geleceğe matuf enerjimizi tazeledik. Hemen ardından Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın katılımlarıyla Türkiye Buluşmaları programımızı gerçekleştirdik. Her daim sahada ve İzmirlinin yanındayız. Vatandaşımızın taleplerini dinliyor, sorunlarını not alıyor ve çözüme kavuşturuyoruz. Bu minvalde yenilenecek ya da güven tazeleyerek yoluna devam edecek kadrolarla yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Kongre süreçlerine ilerlerken, şehrimizin ve ilçelerimizin meydanlarına şeffaf sandıklar kuracağız. Hemşehrilerimiz özel iletişim alanları olarak tasarlanan bu noktalarda bizzat partimize ve Cumhurbaşkanımıza; görüş, öneri, talep ve gerekirse eleştirilerini yazıp bu sandıklara atacaklar. Hiçbir surette ilçe ya da il sınırları içinde açılmayacak olan bu sandıklar Genel Merkezimize iletilecek. Cumhurbaşkanımız bu mektuplarla bizzat ilgilenecek. Ve vatandaşlarımıza yazdıklarıyla alakalı dönüşler ivedilikle yapılacak. Bu Türkiye’nin siyasi tarihinde interaktif siyasal iletişim çalışması olarak bir ilk olacak. Yaklaşan kongre süreçlerimiz için ilk işaret fişeği olan delege seçimlerini tamamladık. Son zamanların şahit olduğu en büyük katılımla demokrasi şölenimizi noktaladık. Önümüzde ilçe kongrelerimiz ve ardından il kongremiz var. Genel Merkez Teşkilat Başkanlığımız, milletvekillerimiz ve İzmir’in AK Kadrolarıyla bir bütün olarak kongrelerimizi tamamlayacak ve İzmir’e AK Parti’nin mührünü vuracağız. Ben bu vesileyle İl Danışma Meclisimize, Türkiye Buluşmaları programına katılım ve katkılarından dolayı değerli milletvekillerimiz ve teşkilat mensuplarımıza yürekten teşekkür ediyorum" dedi.
hadi ordan 9 Ekim 2024 Çarşamba 13:40
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 12:01
|
izmirli 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:52
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:49
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:37
|
VfV 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:31
|
Kalın kafa 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:15
|
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"6-8 Ekim olaylarının 10.yıl dönümü. Kayıplarımızı üzerinden 100 yıl geçse de unutmayız. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar bağımsız Türk mahkemeleri önünde hesabını vermiştir. Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Sırtını dağa yaslayan terör siyasetine yer yok. Demokratik siyasette şiddete asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor.
"MİLLETİMİZ İÇİN DİYALOGDAN KAÇINMAYIZ"
Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir söylem görmeyi istiyoruz. Daha fazla uzlaşıya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletimiz için hiçbir diyalogdan kaçınmayız. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin yaptığı açıklamaları 85 milyonun kardeşliği adına çok anlamlı buluyorum.
"GÜVENLİĞİMİZDEN TAVİZ VERMEYİZ"
Gazze'deki katliamın manevi ve maddi faturası kabarıyor. Ülkemizi bölgesel gerilimlerden uzak tuttuk, yangına benzin dökenlerden değil söndürenlerden olduk. Netanyahu ve cinayet şebekesi çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Nihai hedefin neresi olduğunu çok net görüyoruz. Güvenliğimizden taviz vermeyiz. Vadedilmiş topraklar hezeyanının sonu hüsrandır. İsrail bir Siyonist terör örgütüdür. Gazze kasabı Siyonist Netanyahu'nun ABD kongresine davet edilmesini tarih asla unutmayacaktır.
"TIKANIKLIK VARSA NEŞTERİ VURACAĞIZ"
Polisimizin şehit edilmesi ve vahşi cinayetler haklı tepkiye yol açmıştır. Kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak gezmesi bizi de rahatsız ediyor. Emniyette ve adalette sıkıntı varsa neşteri vurup çözümü sağlayacağız. İnsanlarımızın sokakta evinde iş yerine hiçbir endişe duymadan hayatını güvenle yaşamasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız.
CEZA İNFAZ HÜKÜMLERİ DEĞİŞİYOR
Bazı önemli adımlar atmaya karar verdik. Suçu önlemeden suçla ve suçlularla mücadeleye, yargılamalardan infaz ve ıslah sistemimize, nerede boşluk varsa mutlaka hal yoluna koyacağız. Milletimizin güvenliği için ne gerekiyorsa yapacağız. Onlarca suç kaydı olanlar aramızda serbest dolaşamayacak ve tutuklu yargılanacaklar. Suçluların tutuklanması kolaylaştırılacak. 6 yıldan az ceza alanların cezaevine girmeden hayatını geçirmesi de infiale neden oluyor.
Belirli suçlarda infaz hükümlerinin, alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Mesela 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden tutuklu yargılanmasının önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı belirlenecek. Bu husus toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacak. Suç işlemeye teşebbüs edecek kişiler her halükarda cezaevine gireceği bilinci ile daha dikkatli olacak. Toplumun kaygılarını gidermek boynumuzun borcudur. Cezasızlık algısını yok etmek boynumuzun borcudur.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AÇIKLAMASI
Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadının statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur. Sosyal ve ekonomik hayata katılan tüm kadınlarımız bizim çabalarımızın şahididir. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın haklarına en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. "
Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – Bornova Belediyesi Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı ikinci oturumu gerçekleştirildi. Meclisi Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki yönetti.
Meclis toplantısında 2025 – 2027 yılı mali yılı gelir gider bütçesi görüşüldü. Komisyonlardan oy çokluğu ile gelen 2025 yılı bütçesi mecliste tartışıldı. Oyçokluğu ile kabul edilen Bornova Belediyesi’nin gelir bütçesi 5 milyar 20 milyon olarak kabul edildi.
Belediyenin gider bütçesi ise 5 milyar 420 milyon TL ile oy çokluğu ile kabul edildi. 2025 yılı için 400 milyon TL'lik borçlanma öngörüldü.
CHP’Lİ YURDAKUL: BÜTÇE HEDEF VE AMAÇLARA UYGUN OLARAK HAZIRLANDI
CHP Grup Başkanvekili Yağmur Yurdakul, bütçeyle alakalı olarak, “İçeriklere bakınca stratejik planın hedef ve amaçlarına uygun olarak hazırlandı. Bir sonraki yılın bütçesini yapmak zor olsa da kısaca yorumlayınca giderlerin çoğu personel giderlerini oluşturuyor. Sosyal işlere ayrılan büyük bir bütçe var. Kent market ve kent lokantaları net bir gösterdi. Yatırım bütçesi artı değer katacaktır. Daha fazla kaynakları olan bir durumda olalım isteriz ama eldeki sınırlara imkanlara rağmen büyük fayda sağlayacaktır” dedi.
CHP’Lİ TOKEM: UMARIZ HÜKÜMET ENFLASYON TAHMİNLERİ TUTAR
CHP Meclis Üyesi Ahmet Tokem, bütçeye dair yorumlarını, “Bütçeyi hazırlarken bürokratlarımızın dikkat ettikleri Merkez Bankası öngörüleri ile hazırlandı. Maalesef bunlar yeterli. 2024 bütçemize ek bütçeler eklemiştik. Mevcut tahminlerimizi kamu yararı ile güncelleyerek bir bütçe belirledik. Umarız hükümetimizin tahminleri tutar. Hedef enflasyon sene içerisinde sene içerisinde yükseldi. Mevcut ekonomik gerçeklerle öngörülmeyen beklentiler var. Bunları göz önüne alarak ayakları yere basan bir bütçe yaptık” ifadeleriyle dile getirdi.
AK PARTİLİ TEKİN: OVP YÜZDE 30 AÇIKLADI, SİZ YÜZDE 100 ALIN AMA HESAP TUTMUYOR
AK Parti Meclis Üyesi Ercan Tekin, enflasyon tahminlerin çok üzerinde öngörülen kalemler olduğuna dikkat çekerek, “Aynı şeylere bakıyoruz ama aynı şeyleri görmüyoruz. Konuşmamı bir cevap vermeniz için değil eleştirilerimi dinlemenizi istiyorum. Aldığımız cevaplar bizi tatmin etti. Tatmin etmeyen cevaplar aldığımızı söylemeyelim. Her kalem ayrı bir çalışmaya dayanmak zorundadır. Performans kriterleri ve hedefler bu bütçe ile örtüşmüyor. Komisyonumuza davet ettiğimiz bürokratlardan esaslara ilişkin bilgi talebinde bulunduk. İlk olarak hazırlanış tekniğinden bahsetmek isterim. Ulaşım hizmetlerinin bütçesinin mal alım kalemi 150 milyon TL ile bize açıklandı. Yakıt gideri olarak alımlar olduğu bize iletildi. Belgelere bakınca yapılan harcama 40 milyon TL, öngörülen ise 50 milyon TL. Nasıl oluyor da bu rakamlara yükseliyor? Enflasyon yüzde 300 mü olacak? Diğer kalemlerde niye böyle bir şey yok? Büyükşehir’de komisyon başkanı hükümetin OVP planlarına ve beklentilerine göre hazırlanır dediler. Bürokratları bilgi olarak da takdir ederim. OVP hedefleri yüzde 30’larda açıklandı. Siz olmadı yüzde 100 alın ama hesap tutmuyor” dedi.
‘BAKKAL DEFTERİ DEĞİL, BÜTÇEYİ KONUŞUYORUZ
Tekin, araç kiralama ücretlerindeki artışa dikkat çekerek, “Bu sene için 220 bin TL araç kiralamaya ücret aktarılmış. Araç kiralamada 37 milyonluk bir rakam var. Ödenekler başka yere aktarılacak deseniz böyle bir bütçe yönetimi ile yönetici çalıştırır mısınız? Hata varsa söyleyin bunu. Bakkal defteri değil, bütçeyi konuşuyoruz. Yanlışı kaldırmak devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Değiştirilmesi gerekiyorsa değiştirelim. Bir belediye başkanının başarısı bürokratlarının bilgi, beceri ve gerçekçi yaklaşımlarına bağlıdır. Bürokratların değeri belediye başkanının değeridir. Böyle bir bütçe çalışmasının Bornova’ya yakıştığını düşünmüyorum. Bütçeyi daha iyi hazırlayacak personele ihtiyacı var belediyenin. Çok değerli bürokratlar var ama yeterince önem verilmediğini düşünüyorum. Planlarla bütçenin örtüşmesi gerekiyor. Gereken önemi verelim ve önümüzdeki yıl böyle şeylerle karşılaşmayalım” ifadelerini kullandı.
‘BU BÜTÇE İLE BORNOVA’NIN SORUNLARINI NASIL ÇÖZECEĞİZ?’
Rakamlar üzerinden eleştirilerini sürdüren Tekin, “Belediye bütçemizde denk bütçe yok. 400 milyon TL borçlandırma yapıyoruz. Doğru bir plan ile bunu konuşmuyor olmayacaktık. Bütçenin baştan şaşacağını kabul ediyorsunuz. Personel bütçesi olarak yüzde 60’ı aşan bir rakam var. Ne kadar yatırım yapacağız bu rakamlarla? Faiz gideri yüzde 3’üne denk geliyor. Sermaye giderleri bölümü… Kamu kurumlarında sermaye gideri belediye yatırımlarını temsil ediyor. 0’dan bir projeyi yapması demek gayrimenkul sermaye gideri. Tadilat ise gayrimenkul onarım gideri olur. Yüzde 8’lik bir sermaye gideri oluyor. Bakım onarım için de 176 milyon TL olarak karşımıza çıkıyor. Gayrimenkul mal ve onarım gideri ise 10 milyon TL. 186 milyon ile yüzde 3,4. Her alanda yatırım bekleyen Bornova için yatırım rakamları sadece bu kadar. Yüzde 11 ile neyi başaracağız bunu göreceğiz? Bu bütçe bu haliyle Bornova’nın sorunlarını nasıl çözeceğiz? Her belediyeye nasip olmayan bir asfalt plent tesisi kurmuşuz. Bir plent yapıyoruz ama tesisin kapasitesi yıllık 460 bin ton olduğu söylendi. Bu sene ise 60 bin ton üretim yapıyoruz. Etkinlik ve verimlilikten bahsediyoruz ama burada bunu tartışmalıyız. Asfalt satışını nasıl yapacağız, bundan ne kadar gelir elde edeceğiz? Kapasiteyi yarıma indirelim, 20 gün çalıştırdık. 150 bin tona çektik. Yüzde 50 kar getiren bir yer, bununla alakalı nasıl bir planlama yapacağız? İnanın sizin iyi niyetli olduğunuzdan şüphem yok. Bazı uygulamalar örtüşmüyor. Seçim kampanyasında ‘sosyal belediyecilik’ vurgusu var. Yüzde 4,9, 264 milyon TL’lik bir sosyal yardım var ama aslında sadece yüzde 2. Personele ayrılarak bütçenin küçültülmesi doğru değil” dedi.
EŞKİ: BİR ZABITA ARACINA 4 ARKADAŞIMIZ BİNİYOR, ARAÇLARA İHTİYACIMIZ VAR
Başkan Eşki araç satın alma ve kiralama kalemindeki artış eleştirilerine, “Belediye başkanının bürokratlar belirler ben de ona göre bir kadro oluşturdum. Hava kuvvetlerinde görev yapan ulaşım müdürümüz var, insani olarak da güvenim sonsuz. Araç satın alma ve kiralama kısmında net talimatım var. İki önemli faktör; birincisi insan ikincisi araç. Biz de geçtiğimiz aylar içerisinde yangın yaşadık. İtfaiye aracı almak ile planımız var. Çekici araca ihtiyacımız var. Sosyal yardım noktasında kent lokantalarına araç lazım. Zabıta aracının içine 4 arkadaşımızı bindiriyoruz, araçlara ihtiyacımız var. ‘Emniyet sibobu oluştur, araca ihtiyacımız var’ dedim” diyerek cevap verdi.
YAKIT ELEŞTİRİLERİNE NAPOLYON ANISI
Yakıt giderleri artışına dair gelen eleştirilere yanıt veren Eşki, “Yakıt giderleri ile artış durumundan bahsettiniz. Araçlar önemli ama hareket kabiliyeti de önemli. Mazot fiyatını ortalama 50 TL olarak bekliyoruz. Araç sayımız artıyor, yoğunluğunda bir artış var. Yüksek öngörünün sebebi belli. Fazla kalmasının zararı yok ama eksik kalması sorunlu hale gelir. Napolyon bir savaşta batı cephesinde ‘neden top atışı yapılmadı’ der, komutan ‘barutumuz yoktu’ der ve Napolyon ‘gerisini sayma’ der. Mazotumuz yoksa hiçbir iş yapamayız. Olabildiğinde öngörüyü yüksekten tutmanın bir zararı yok” dedi.
‘İLK HESAPLADIĞIMIZDA 8 MİLYAR TL İDİ, BU MIZRAK BU ÇUVALA ANCA BÖYLE SIĞAR
Bütçeye dair genel eleştirilere yanıt veren Eşki, “Teknik bir eleştiri yapıldınız. Sosyal yardım olayı sadece gıda göndermek değil. Eşit şartlarda hayata başlamanın önünü açmak gerekiyor. BELGEM dershanesinde yapıyoruz. Dershane eğitim sistemini çok eleştirdim. Soru bankası verilmeden eğitim yapılıyor. 700 öğrenciden 2 bin öğrenciye çıkarıyoruz, materyal desteği de sağlıyoruz. Öğle arasında öğrencilerine imrenilen restoranlardan yemek götürülecek. Çocuklar kendini eksik hissetmesin diye çabamız var. Kültürel ve sportif kursları çok yaygın bir şekilde veriyoruz. Hayata başlarken eşit şartlarda yaşamak için çabamız var. Kreşlerimizin sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Bütçe rakamlara boğularak değerlendirilmez. Bürokratları topladık ve en esnek bütçeyi yaptık. Toplam rakam 8 milyarın üzerinde çıktı. Gerçekçi olmak lazım. Borca girmeden satış yapmadan 3,5 milyar TL bütçe yapabiliriz. Hükümetinizin engellemeleri var. Bu mızrak bu çuvala anca böyle sığar. Gerçek bütçe kasaya giren bütçedir. İhtiyaçlar önem sırasına göre ertelenmiştir. Umarız hayalimizin ötesindeki işleri yaparız” dedi.
AK PARTİLİ TEKİN: YAPACAĞINIZ HER İŞTE BAĞIRARAK TEŞEKKÜR EDERİZ
AK Partili Tekin, eleştirilerinde bürokratlara karşıt olmadığını belirterek, “Gün sonunda bir istatistik var. Hedefim bir bürokratı konuşmak değil. Burada konuşma yapmamın sebebi donanımı asla değil. Burada bir konuya dikkat çekmek istedim. Bu çok samimi. Yapacağınız her işte bağırarak teşekkür ederiz. Yakıtla alakalı bana verilen bilgide; 1,5 milyon litrelik bir yakıt kullanımı var, en fazla kullanınca 2 milyon litre dediler. Çarpınca 100 milyona ulaşacak. Gerçekten çok tatmin olduğum konular var, bizde arkanızdayız dedik” ifadelerini kullandı.
AK PARTİLİ DALGIÇ: İLLER BANKASI GELİRİNE OY BİRLİĞİ, DİĞERLERİNE OY ÇOKLUĞU VERİYORUZ
AK Parti Meclis Üyesi Akın Dalgıç, bütçeye yaptığı genel eleştirilerde şu ifadeleri kullandı:
2024 yılına bakınca 2 milyar bütçe vardı, 5 milyara çıktık. Bu devasa bütçe ile neler yapılmış, neler tamamlanmış. Asfalt, yama ve kaldırım sorunu varmış, 60 milyon ayrılmış. Yol sorunu hala birinci sırada ama 70 milyon rakam ayrılmış. Bütçe artmış ama yola ayrılan para artmamış. Temizlik işlerinin 590 milyon gibi bir bütçesi var, personeli çıkarınca 6-7 milyon kalıyor. Konteynerler nasıl yenilecek? Araç giderlerine ayrılan bütçeden sonra sizin aracınız dahil yolda kalabilir. Kiralamayla ilgili olarak hibe ettiğimiz araçlar 2006 modeldi. Birbirine yakın modeldeki araçları kiralıyoruz. Veterinerlik işleri ile ilgili günlük ortalama 12 kısırlaştırma var. Bir türlü yukarı doğru çıkaramıyoruz. Hekim eksikliği diye söylendi. Bunun tamamlanması daha iyi olur. 30 milyon TL ile yeni bir yerleşke için ayrıldı. Şimdiki olan bölümün genişletilmesi ile ilgili bir görüş bildirdik, yeri uygun olmadığı söylendi. Kent lokantaları bu yılın popüler hizmeti. Bu hizmet yerine ulaşıyor mu? Kent marketler gibi yapsaydık daha iyi olur muydu acaba? Bütçeyi vatandaşı cezalandırarak mı çıkaracağız? İller bankası gelirine oy birliği diğerlerine oy çokluğu veriyoruz.
AK PARTİLİ TATLI: MÜDÜRLERİMİZİN BÜTÇEDEN MEMNUN
AK Parti Grup Başkanvekili Sait Tatlı, müdürlerin bütçeden memnun olmadığını belirterek bütçeye yaptığı eleştirileri şu ifadelerle anlattı:
Çok kıymetli ve değerli bilgiler verildi. Müdürlüklerimizin çoğu burada ve maalesef hiç memnun olmadıklarını görüyoruz. Galiba başkan yardımcılarımız da memnun değil, buradan bakınca yüzlerinden düşen bin parça var. Bütçemizin yüzde 44 civarı İller Bankası payı var, yüzde 9 yatırım payı var. 1 milyarı 700 milyon TL’yi aşan bir satış var. 400 milyon ek bütçe var. Personel gideri çok ciddi anlamda olunca yatırım ve hizmete bütçe kalmıyor. Ücret tariflerine iki ay önce zam yapıldı. Yılbaşında yine zam öngörülmüş. Geçen dönem 40 milyon TL para cezası öngörülmüş, 150 milyon TL olarak öngörülmüş bu sene. Lütfen belediyenin istediği evrak varsa tamamlasınlar. Bu kadar arsa satışına bakınca kamulaştırma için 40 milyon TL öngörülmüş, arsa satışına kıyasla çok düşük. Yerler satılınca yeni yerlerin açılmasıyla en azından bir kısmına yatırım yapılsın. Bu bütçeye bakınca yeni açılan müdürlüklere baktım. ARGE, kentsel dönüşüm müdürlüklerine bakınca sadece personel gideri görülüyor. Tiyatro müdürlüğünde 500 bin TL’lik bir rakam var. Kentsel tasarım müdürlüğü 1 milyonu aşan bir rakam ayrılmış. Müze müdürlüğü ile ilgili sayısı arttıracağız dediniz, 2 milyonluk bir bütçe ayrılmış. Bu kadar müdürlük kuruluyor, ciddi bir masraf görünüyor ama ciddi şeyler göremiyoruz.
‘ESNAFLARA ZAM YAPARAK MI YANLARINDA OLACAKSINIZ?’
Gelir kalemleri konusunda eleştiriler yapan Tatlı, “Gelir kalemlerinde ciddi zamlar var. Esnaflara borcumuz var dediniz, zam yaparak mı esnafın yanında olacaksınız? Bağışçısı yurt yapılsın demişti yoksa o da elimizden gidecek gibi görünüyordu. Bütçe denkliği ile arsa satışı ve borçlanma öngörüyoruz. Vatandaş belediyeden bilgi ile ilgili dilekçe sunduğunda 250 TL’den 2 bin TL’ye çıkmış. Vatandaş bilgi talebinde bulunmasın mı? Esnafa 10 kata kadar zam yapıldığını görebiliyoruz. İstenirse ekonomik olarak kullanılabilecek bir bütçemiz var” dedi.
‘YURT VE KENT LOKANTALARINI POPÜLER OLARAK GÖRMÜYORUM’
Başkan Eşki, AK Parti Grubu’ndan gelen eleştirilere şu şekilde cevap verdi:
Bir tane yurdumuz var, diğeri bakanlıktan boşaltılmasıyla ilgili işlem görmesi gerekti. İkinci döneme yetişecek. Ne yurdu ne lokantaları popüler bir hizmet olarak görmüyorum. Yurt gerçekten büyük ihtiyaç. Kızlar için özellikle, ülkede yaşananlardan sonra kamu yurtlarını tercih etmek istiyorlar. Gittikçe artan bir ihtiyaç. Kent Lokantaları’nı da esnafın olmadığı bölgelere yaymaya çalışacağız. Aşevi uygulamasına gideceğiz. Kimsesi olmayan yaşlı vatandaşlarımız oluyor, en azından bir öğün sıcak bir lokma geçsin diye çalışma olacak. Günlük 3 bin tabldot yemek çıkarma hedefimiz var.
’70 YAŞINDAKİ AMCA YERE ŞİŞE ATIYOR, YERLER KİRLİ DİYOR’
Toplumumuzda yanlış bir algı var. Temizlikle ilgili olarak belediye temizlesin diyorlar. Kirletmemeye yönelik bir faaliyet sunulmamış. Çocuk yaşta bizlere doğru verilmiyor. Bornova Meydan Çarşı’da yaşlı bir dayı su şişesini içip attı. Sonra buralar temizlenmiyor dedi. 70 yaşlarında idi kendisi. Bu kirletme her yere sirayet etmiş. Ayakkabıcılar Sitesi'nde Suriyeliler’in yaptığı işlemler civarı etkiliyor. Sert bir önlem aldık. Pınarbaşı’nda tepe büyüklüğünde atıklarını atıyorlar. En yüksek ceza neyse kesiyoruz, keseceğiz. Körfezde balık ölümleri var, körfeze giden nehirlere sanayi atıkları akıyor. Birini yakaladık, Kemalpaşa’daki bir fabrika Doğanlar’a atıkları döküyor. Filtre ve atıkları çalıştırmıyorlar o yüzden döküyorlar. Sadece kanıtlamamız kaldı. Yapacağımız astronomik ceza neyse yapacağım, 4 kamyon molozu dükkanın önüne dökeceğim. Maalesef ceza bir yöntem. Çevreyi çok haksız şekilde kirletip çok yüksek gelir elde ediyorlar. Bunun önüne geçeceğiz.
‘PAZARCILAR KENDİNİ PAZAR YERİ SAHİBİ ZANNEDİYORLAR’
Pazarcılar pazarların sahibi olduğunu düşünüyorlar. Vatandaşla düzgün iletişim kurmak zorundalar. Bir pazarcı müşteriyi dövdü. Çok sert cezalar uygulayacağız. Çamdibi Pazar Yeri’nin üstünde düğün salonu var, parfümler sürünüyorsunuz marul kokusu, kabak kokusu üzerinize siniyor. Kapıyı pazarcılar kapatmak istemiyor. Kapı bir daha açılmayacak diye net bir talimat verdik. Kimsenin kamu iradesini kendisine göre çevirme şansı yok. Pazar yerinde hedefimiz süpermarket kıvamına getirmek. Fiziki koşulları çok güzel olması lazım.
‘PARA KAZANANDAN DAHA ÇOK PARA ALMAYI UMUYORUZ’
Sattığımız kadar yerine koyabilecek miyiz kavramınız var. Şu kadar arsaya ihtiyaç var diye bir şey yok. Bizim kullanmadığımız arsanın parasının gelmesi daha faydalı. Kamulaştırma bütçesini koyamıyoruz ama kamulaştırma yapacağım. Dilekçe ücretleri genelde müteahhitlerin teknik bütçesi. Temel amacımız adaletli vergi almak. Para kazanandan daha çok para almayı doğru buluyoruz.
AK PARTİLİ TEKİN: BÜYÜKŞEHİR PARAMIZ VAR DİYE Mİ ORTAK PROTOKOL YAPMIYOR?
Aynı zamanda Büyükşehir Meclis Üyesi olan AK Partili Tekin, “Kamulaştırmada en az yüzde 3 kamulaştırma olmak zorunda zaten. Şebnem Hanım ile büyükşehir meclis üyesiyiz. Biz Büyükşehir’de Bornova için mücadele ediyoruz. Ortak protokolleri destekleyelim, bizim paramız var diye mi vermiyorlar?” dedi.
EŞKİ: CEMİL BAŞKAN TALEPLERİMİZ SONRASINDA BİZİ KIRMADI
Eşki, Büyükşehir’den istedikleri destekleri aldıklarını belirterek, “Cemil Başkan’dan çok büyük iki talebimiz vardı, bizi kırmadı. TIR garajı ve motokurye parkını tahsis ettiler. Büyükşehir ile bu anlamıyla gayet olumlu bir süreç yapıyoruz” dedi.
MECLİS’TE ŞİİRLİ ATIŞMA
CHP’li Yurdakul, bütçeye ilişkin olarak Nazım Hikmet’in şiirinden alıntı yaparak, “Zamlarla ilgili Nazım Hikmet şiiri ile cevap vermek istiyorum; “Bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak, kabahat senin -demeğe de dilim varmıyor ama - kabahatin çoğu senin, canım kardeşim” Keşke zamlar olmasa” dedi.
Başkan Eşki, AK Parti Grubu’na yönelik olarak “Necip Fazıl’dan bir cevap olur mu?” diye sordu. AK Partili Tatlı ise Necip Fazıl’dan değil Sait Tatlı’dan cevap vererek, “Necip Fazıl’dan değil de Sait Tatlı’dan bir cevap vereyim. Zamların olması ile ilgili bir eleştirimiz yok. Siz iki katını alın. Bin TL’den 4 bin TL yapmışsınız. Yüzde 600 zam olan yerler var. Bizim getirdiğimiz eleştiri budur” dedi.
Başkan Eşki, meclisi Necip Fazıl Kısakürek’in şiirinden şu alıntıları yaparak bitirdi.
Ben de Necip Fazıl’dan bir alıntı yapayım o zaman; “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” dedi.
AK Parti Grubu İller Bankası gelirlerinin olduğu ‘diğer gelirler’ kısmına oy birliği ile kabul oyu verirken, bütçeye oy ret oyu verdi. Bütçe, oy çokluğu ile kabul edildi.
EGEDESONSÖZ- AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın belediye yönetiminde sürdürdüğü kadro revizyonunu hedef aldı.
Son olarak CHP'den Adalar Belediye Başkan aday adayı olan Esra Huri Bulduk'un özel kalem müdürlüğüne atanmasını eleştiren Kaya şunları söyledi:
İzmir'de sayısız liyakat sahibi pırıl pırıl hemşehrimiz varken Genel Sekreterini İstanbul'dan transfer et, Özel Kalemini İstanbul'dan getir, 156 yıllık belediyeyi Saraçhane'nin uydusu yap, sonra da çıkıp "Ben İzmir'in başkanıyım" de. Bu şekilde İzmir'in ve İzmirli'nin başkanı olamazsın.
Olsan olsan, İstanbul'un 40'ıncı ilçe belediye başkanı olursun.
haklı 9 Ekim 2024 Çarşamba 13:43
|
Balçovalı 9 Ekim 2024 Çarşamba 13:30
|
EGEDESONSÖZ- Konak Belediye Başkanı Nilüfer Mutlu Çınarlı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Konak İlçe Halk Eğitim Merkezi ile belediye tarafından verilen meslek edindirme ve hobi kurslarına MEB tarafından verilen eğitmen desteğinin tasarruf tedbirlerine takıldığını duyurdu.
Mutlu açıklamasında şunları söyledi:
Konak İlçe Halk Eğitim Merkezi iş birliğiyle ilçemizin faklı noktalarında hizmet veren semt merkezlerimizde sürdürdüğümüz meslek edindirme ve hobi kurslarımıza her yıl sağlanan eğitmen desteğinin bu yıl “tasarruf genelgesi” gerekçe gösterilerek Milli Eğitim Bakanlığı’nca verilmeyeceği açıklanmıştır.
Kamuda tasarrufa halkın eğitim hakkından başlanmasını hayret ve üzüntü içerisinde karşılıyoruz.
Oysa her yaştan ve sosyoekonomik gruptan komşumuzun, bu eğitimleri alabilmesi fırsat eşitliğini sağlamak adına atılmış büyük bir adımdır. Bireylerin hayatlarını dönüştürmenin yanı sıra özellikle kadınların sosyal hayata katılımını arttıran ve onlara istihdam kapısı aralayan kursların tasarruf genelgesine takılmasına izin vermeyeceğiz.
Komşularımızın bu kurslara katılımının desteklenmesi ve yaygınlaşması adına belediyemizin tüm imkanlarıyla çalışmalara devam edeceğini, kurslarımızın aksamadan sürdürüleceğini kamuoyunun bilgisine sunarız.
Metehan UD / EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan Genel-İş 2 ve 9 No’lu şubelerde örgütlü İZENERJİ işçileri, ikramiye ödemelerinde yaşanan gecikme nedeniyle başlattıkları eylem ikinci gününde de sürdü.
Başkan Cemil Tugay’ın makamının da bulunduğu Egemenlik Evi önüne yürüyen büyükşehir işçileri, ‘Direne direne kazanacağız', ‘Hakkımız olanı istiyoruz’, ‘Direnişin simgesi İZENERJİ işçisi’ ve ‘Yaşasın sınıf dayanışması’ sloganlarını attı.
Burada açıklama yapan Genel İş İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Ercan Gül, “Uzun yıllardır zamanında ödenmeyen ikramiyelerin zamanında ödenmesi için başlatmış olduğumuz mücadelemizin ikinci günündeyiz. Bizim burada bir tek talebimiz var. Ülkedeki bu hayat pahalılığında, paramızın her geçen gün eridiği bir dönemde artık ücretlerimizin zamanında ödenmesini istiyoruz. Paramız her geçen gün eriyor. Biz buraya yeni gelmedik. Uzun zamandır burada temsilcilik yapan arkadaşlarımız var. Bizim paralarımız zamanında ödendiğinde değerlidir. 2021 yılından beri ikramiyelerimiz gecikmeli ödeniyor. Bize artık ayın 30’u tarihi verilmemeli. Bize yakın bir tarih verilmediği takdirde buradan ayrılmayacağımızı tekrardan ifade ediyoruz.” dedi.
CANIMIZ SIKILDI DİYE EYLEM YAPMIYORUZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dün yaptığı açıklamayı de eleştiren Şube Başkanı Gül, “Başkan Tugay’ın ‘alacaklar yokmuş’ açıklamasını da buradan kınıyoruz. Çünkü ikramiye alacağımız var. Biz bir sabah kalkıp ‘hadi canımız sıkıldı, belediyenin önünde eylem yapalım’ diyecek insanlar değiliz. Alacağımız var ve almak için buradayız ve yakın bir tarih verilmeden buradan gitmeyeceğiz. Biz müzakere kapısını açtık ve o masaya davet edilmeyi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
sıktınız 9 Ekim 2024 Çarşamba 13:58
|
YETER YA ARKADAŞ 9 Ekim 2024 Çarşamba 12:26
|
Recep Gokay 9 Ekim 2024 Çarşamba 12:03
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 12:03
|
Memur 9 Ekim 2024 Çarşamba 12:02
|
İzenerji işçisi 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:59
|
EGEDESONSÖZ - Buca'nın Tınaztepe Mahallesi’nde ünlü iş insanı Mehmet Bektur’a ait TAPDİ Oksijen şirketinin 2022 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan (ÖİB) 165 milyon liraya aldığı arsada yapılan ve tartışmalara yol açan inşaat hakkında yargıdan ilk karar çıktı.
İmar planlarında ticaret alanında kalan ve ÖİB’in 6 kat imarlı olarak sattığı alana Buca Belediyesi tarafından geçtiğimiz dönem 15 kat ruhsatı verilmesi davalık olmuştu. Büyükşehir Belediyesi, ruhsatın usulsüz olduğunu tespit etmiş ve iptali için yürütmeyi durdurma talebiyle birlikte İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı.
BELEDİYEYE TEBLİĞ EDİLDİ
Mahkeme inşaatın ruhsatıyla ilgili Buca Belediyesi’nin yaptığı işlem için “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Karar, Büyükşehir Belediyesi tarafından Buca Belediyesi’ne tebliğ edildi.
Kararla ilgili TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ve TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi yazılı açıklama yaptı.
Oda’ların açıklaması şu şekilde:
Kentimize Elbirliği İle Kazandırdığınız Yeni Metruk Bina Kutlu Olsun (!)
Emeği Geçenlerden Hesabını Soracağız !
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yaptığı imar planı değişikliği öncesinde Belediye Hizmet Alanı olarak Hazine mülkiyetinde bulunan Buca İlçesi, Tınaztepe Mahallesi, 624 Ada 8 Parsel; kamusal ihtiyaçlar için kullanılacakken önce imar planı değişikliği ile rantı artırılmış, ardından da satılmıştır.
Yapılan plan değişikliği ile E:2.40, 6 Kat yapılaşma koşullu “Ticaret” alanı olarak belirlenmiş sonrasında da Buca Belediyesi tarafından imar planına aykırı bir şekilde 15 kat yüksekliği esas alan ruhsat düzenlenmiştir.
Yaşanan süreçte, 15 kat yüksekliğindeki ruhsat yetmemiş; imar planında kullanım kararı “Ticaret” olsa da projeye ilişkin mülk sahibi şirketin KAP bildirimlerinde, müteahhit şirketin proje satış ilanlarında projede imar planındaki kullanım kararına aykırı olarak 400’ü aşkın konutun yer aldığı ifade edilmiştir.
Gelinen noktada ise söz konusu parsele yönelik; düzenlenen ruhsatın imar planına aykırı olduğu ve dolayısıyla da ruhsatın iptal edilmesi gerekliliği konusundaki yazılı taleplerimiz, Buca Belediyesince dikkate alınmamış olup, İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından, ruhsatın iptaline yönelik açılan davanın ilgili mahkemenin aldığı karar neticesinde yürütmeyi durdurma kararı ile sonuçlandığı geçtiğimiz günlerde basına yansımıştır.
Öncelikle Buca Belediyesi tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince hızlıca inşaatın durdurulması ve beraberinde yapı tatil zaptı gereğince inşaatın devam edip etmediğinin takip edilmesi gerektiğini, yalnızca yapı tatil zaptını düzenleyip devamında inşaatın sürmesi halinde de esas sorumluluğun müteahhit şirketle birlikte ilgili belediyede olduğunu hatırlatıyoruz.
Bu konuda süreci takip ederek mevzuata ve mahkeme kararlarına aykırı bir tutum olması halinde sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı bir kez daha deklare ediyoruz.
Söz konusu inşaatın durdurulması bizler için yeterli değildir!
İzmir’in tarihinde; kaçak olarak inşa edilmiş, daha sonraki idari işlemlerle de aklanmış binalar ve çukurlar meşhurdur. Meslek odaları olarak, usule aykırı yapılan işlemlerden ve yapılan bu usulsüz işlemlerin hesabını sormayan yerel yöneticilerden usandık.
İdarelerin arkasına sığındığı, geçmiş dönemlerde yapılmış usule aykırı iş ve işlemlere yönelik adım atmama çabasının hiçbir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Aksine, usule aykırı devam eden inşaatların yaratacağı kamu zararında bu tutumun da doğrudan payı bulunmaktadır.
Söz konusu parsele ilişkin atılan tüm adımları takip ettiğimiz bilinmelidir. Bu parselde ve benzeri projelerde, imar planlarına ve kanunlara aykırı olarak hazırlanan her türlü iş ve işlemin meşrulaştırılmasını sağlamak adına; imar planı, imar planı değişikliği, plan notu değişikliği, meclis kararı gibi alınabilecek herhangi bir kararın rant amaçlı olduğunu ve karşısında duracağımızı şimdiden beyan ediyoruz.
Bu kentte rantın hüküm sürdüğü anlayış sona erene kadar mücadelemize devam edeceğiz!
Fatih Alkan 9 Ekim 2024 Çarşamba 12:59
|
Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – Galatasaray, Serwin Global Solutions SDN BHD bünyesindeki web sitesi kanalı ‘meritking.news’la iki sezonluk sponsorluk ve reklam anlaşması imzalamıştı. İmzalanan anlaşma ‘merinking’ isminin yasa dışı bir bahis sitesi olmasından dolayı soru işaretlere ve eleştirilere sebep olmuştu. Bazı medya kuruluşlarında ise reklam panolarında yasa dışı bahis sitelerinin reklamı yer alması yine eleştirilere sebep olmuştu.
Türkiye futbolunda yaşanan bu sponsorluk krizi ve bazı futbol maçlarındaki maç sonuçları yasa dışı bahsin futbolda etkili olmaya başlamasına dair soru işaretleri barındırdı.
Özellikle alt liglerdeki şüpheli maçlar, taraftar ve futbol severlerin aklında maçlarda yasa dışı bahsin etkili olduğuna dair soru işaretlerini daha arttırdı.
‘BİZ KOLA İÇMEYİN DİYORUZ, COCA COLA FİRMASI AKADEMİ LİGLERİ’NE SPONSOR OLUYOR’
Konuyla ilgili Egedesonsöz’e açıklamalarda bulunan Altınordu Spor Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan, geçmiş dönemde yine bu sponsorluklar ile ilgili bir anısına değinerek, “Ben yıllar önce Yıldırım Demirören zamanında Akademi Ligleri’ne Coca Cola sponsor olmuştu. Hemen Yıldırım Bey’i aradım. ‘Sayın Başkan 14-15-16 yaşlarındaki çocuklara spor yaptırıyoruz, siz Coca Cola’yı sponsor alıyorsunuz. Biz çocuklara kola içmiyoruz diyoruz, siz sponsor yapıyorsunuz, nasıl yapacağız’ dedim. ‘Adamlar para verdi, çok para verdiler. Ben seni anladım, yenilemeyeceğim ama geri çekemem’ dedi. İki yıl Coca Cola Akademi Ligleri olarak gitti, ondan sonra değişti” dedi.
‘BAHİS SİTELERİ DUVARA TOSLADIĞIMIZ BİR ŞEY’
İngiltere’de bahis sitelerinin reklam veren olarak yaygınlaştığına değinen Özkan, “Bahis siteleri ise artık zaten duvara tosladığımız bir şey. Futbolla ne alakası var? İngiltere de öyle, orada maçlara gidiyorum her yer ‘bet’ reklamı ile dolu. Her yer ‘bet’ ama onlar artık yemişler yutmuşlar. Biz de öyle, bizim daha çok alacağımız yol var. Toplum olarak alacağımız yol var. Bu ‘bet’lerden kim bilir kimlerin yuvaları dağılıyor. Parasını kaybediyorlar, ailelerinden oluyorlar. Birçok bizim bilmediğimiz hikaye vardı” ifadelerini kullandı.
‘BENİM DE BAŞIMDAN GEÇEN OLAYLAR OLDU’
‘Bahis sitelerinin özellikle alt liglerdeki kulüpleri etkilendiğini düşünüyor musunuz’ sorusuna Özkan, “Benim başımdan geçen olan olaylar var. Geçmişte etkilendik. Bizim oyuncularımız geçmişte oynadılar, kadro dışı bıraktık. Kadro dışı bıraktığımız oyuncular iyi oyunculardı. Gençlerimize örnek olmaması için böyle 2-3 kişiyi kadro dışı bırakmak zorunda kaldı. Oynuyorlardı böyle” diyerek cevap verdi.
‘PARAYI ONLAR VERİYOR’
Sporda kumarın kötü olduğunu ancak maddi koşulları onların sağladığını belirterek, “Kumar iyi bir şey değil. At yarışı bile spor olarak geçiyor. Oradan gidip ikili kolon aldığın anda kumara giriyor. Hayat da böyle, ne diyeceksin? Hiçbir şeyi tam engelleyemiyorsun. Parayı da onlar veriyor. Keşke silah fabrikaları olmasa gibi. ‘Silah fabrikaları olmasa savaş olmaz…’ Öyle bir şey yok, o zaman da mızrağı iyi olan öldürecek öbürlerini. Bunun sonu yok” dedi.
‘BEN KESİNLİKLE ‘BET’ REKLAMI ALMAM’
Kendisinin Altınordu’da kesinlikle böyle bir reklam almayacağını belirterek, “Ben istemiyorum açıkçası. Reklam olarak kesinlikle bir ‘bet’ almam. Sponsor olarak yaptıkları etkinlik numaralarına gelmem. Benim için gerçek hayat neyse o, sana değeceğim yani. Seni göreceğim, dokunacağım” ifadelerini kullandı.
VfV 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:35
|
Bravo 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:15
|
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Discord sosyal medya platformunda suç unsuru içerikli videoları düzenlediği tespit edilen B.T. adlı çocuk ile Telegram'da bulunan "Hz Ebu Cehil" isimli grupta "çocuk müstehcenliği, polise ve şehitlere hakaret, dini değerleri aşağılayıcı" paylaşımlar yapan A.D.C. adlı çocuğun İzmir Siber Suçlarla Mücadele Şube ekiplerince muhafaza altına alındığını belirtti.
B.T. ve A.D.C'nin ifadelerinin psikolog eşliğinde cumhuriyet savcısı tarafından alınacağını ifade eden Yerlikaya, şunları kaydetti:
"Milli ve manevi değerlerimizi aşağılayan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, cinsel istismara neden olan siber zorbalıklar yapanlara göz açtırmayacağız. Çocuklarımızı kötülüklerine ve sapkın düşüncelerine alet edenler, hangi deliğe saklanırlarsa saklansınlar, onları bir bir yakalayıp adalete teslim edeceğiz."
Muhafaza altına alınan çocuk sayısı 4 oldu
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün de Discord ve Telegram'daki paylaşımlara yönelik yürütülen soruşturmada 2 çocuğun Emniyet tarafından muhafaza altına alındığını açıklamıştı.
Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ankara Emniyet Müdürlüğünce, Telegram ve Discord sosyal paylaşım platformlarında aktif olarak yer alan "C31K" isimli grubun yöneticilerinden "Hz. Ebu Cehil" olarak adı geçen kişinin E.K. isimli çocuk olduğunun belirlendiğini vurgulamıştı.
E.K'nin Ankara Emniyet Müdürlüğü koordinasyonunda Zile İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince muhafaza altına alındığını ifade eden Yerlikaya, "Arda Bateman" olarak adı geçen A.T. adlı çocuğun ise İstanbul Emniyet Müdürlüğünce muhafaza altına alındığını duyurmuştu.
Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Afetlerin neden olabileceği can ve mal kaybının asgari düzeye indirilmesi amacıyla gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olan afet risk azaltma çalışmalarının takibini yapmak ve etkinliğini artırmak için başlatılan çalışmalar kapsamında hazırlanan İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) yayımlandı. İzmir’in mevcut durumunun ayrıntılı olarak ele alındığı raporda kenti ilgilendiren risklerin detaylı değerlendirmesi, olası senaryolar ve önlemler yer aldı.
Kentte 44 adet deprem gözlem istasyonu bulunduğunun belirtildiği raporda İzmir sınırlarının içinde 6 ile 7.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip 21 fayın olduğu ve bu fayların yanı sıra Ege Denizi altında da çok sayıda diri fay bulunduğu bilgisi verildi.
İZMİR’DEKİ FAY LİSTELERİ
‘YAŞLI YAPILAR DAHA FAZLA DAYANAMAZ’
İzmir’in zemin açısından değerlendirmesinin ele alındığı raporda şu ifadeler yer aldı:
Türkiye Deprem Tehlike haritası PGA 475 değerleri, TÜBİTAK 106G159 KAMAG proje çıktıları ve körfez çevresinde bilim insanlarının zemin konusunda yaptığı araştırmaların bütünü irdelendiğinde, İzmir ilinde yapılaşmanın yoğun olduğu Konak, Buca, Balçova, Bornova, Bayraklı, Karşıyaka ilçelerinin neredeyse tamamı için PGA 475 değerlerinin ortalama 0.4 g ve üzerinde olması, AVs30 değerlerinin 100 m/s-400 m/s aralığında bulunması, zemin hakim titreşim periyodu değerlerinin 1 sn.’den büyük olması kentin büyük çoğunluğu yaşlı olan (30 yıl ve üzeri) yapı stoğu ile birleştiğinde olası bir deprem kuvveti altında bu yaşlı yapıların fazla dayanamayacağı sonucunu doğurmaktadır. 30 Ekim 2020 Samos Depreminde İzmir’de ölçülen 126 en büyük pik ivme değerinin 0.15 g civarında olmasına rağmen bu depremden elde edilen ağır tecrübeler maalesef bu yaklaşımı desteklemektedir
6.7 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM SENARYOSU
Raporda deprem senaryolarına da yer verildi. İzmir Fayı üzerinde merkezi üssü Menderes olan 6.7 büyüklüğündeki depremin en çok, Balçova, Bayraklı, Bornova, Buca, Çiğli, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Konak, Menderes, Menemen, Narlıdere, Seferihisar, Torbalı ve Urla İlçelerinin birçok mahallesini etkileyeceği belirtildi.
Depremin olası sonuçları şu şekilde ele alındı:
Afetin etkileri ve sonuçları ile etki alanı açısından; can kaybı olabileceği, ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunabileceği, bu ilçelerdeki kritik tesisler, okullar ve hastanelerin, kamu yönetim binalarının etkileneceği, ayrıca doğalgaz hatları, su hatları, otoyol ve karayollarının hasar görmüş olabileceği,
Ayrıca yapı hasarları, trafik kazaları, yangınlar, fay boyunca yapılaşma sebebiyle çok sayıda can kaybı olabileceği, deprem nedeniyle bir çok ilçede ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunması sebebiyle ağır yaralıların/hastaların olabileceği, İlin genelinde (yoğunlukla kent merkezinde olmak üzere) kişilerin etkilenebileceği,
Depremin toplam ekonomik etkisi açısından; deprem nedeniyle binalar, elektrik, doğalgaz, su hatları ve yolların hasar görmesinin, KBRN problemlerinin, sağlık hizmetleri, arama kurtarma, lojistik kaynak kullanımları, psikolojik destek hizmetleri maliyetleri olabileceği,
Doğa ve çevre üzerindeki etkileri açısından; bazı bölgelerde depreme bağlı yüzey deformasyonlarının oluşabileceği, deprem tetikli heyelanlar nedeniyle topoğrafyanın değişebileceği, jeotermal kaynaklarda debi ve sıcaklık değişimleri yaşanabileceğı, depremden tetiklenen heyelanlar yaşanabileceği, deprem sonrası oluşacak yıkım ve sonrasında barınma, kişisel ve çevresel temizlik konusunda problemler yaşanabileceği, kıyı kesimlerde yanal yayılma ve çökmeler yaşanabileceği,
Günlük yaşamdaki aksamalar açısından; bölgedeki tüm hizmetlerin (elektrik, su, doğalgaz vb.) kesintiye uğrayabileceği, yolların kapanması nedeniyle ulaşımın durabileceği, yıkılan ve hasarlı binalar nedeniyle barınma ve beslenme ihtiyacının oluşabileceği, hasar gören bölgelerdeki yıkım çalışmalarının trafik yoğunluğu ve sağlık problemleri oluşturabileceği, İl genelindeki barajların (özellikle Tahtalı Barajı) hasar görmesi nedeniyle su sıkıntısı yaşanması olabileceği,
Kültürel miras kaybı açısından; Seferihisar İlçesinde bulunan Teos Antik Kenti ve Konak İlçesinde bulunan Tarihi Asansör binasının hasar görebileceği, deprem sonrası oluşabilecek kargaşadan dolayı yağmalama eylemleri yaşanabileceği değerlendirilmiştir.
6.6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM SENARYOSU
Merkez üssü Konak İlçesi olan 6.6 büyüklüğünde ve Balçova, Bayraklı, Bornova, Buca, Çiğli, Foça, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Karaburun, Karşıyaka, Kemalpaşa, Konak, Menderes, Menemen, Narlıdere, Seferihisar, Torbalı ve Urla İlçelerinin birçok mahallesini etkileyebilecek En Kötü Deprem Senaryosu da raporda yer aldı.
- Afetin etkileri ve sonuçları ile etki alanı açısından; can kaybı olabileceği, ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunabileceği, bu ilçelerdeki kritik tesisler, okullar ve hastanelerin, kamu yönetim binalarının etkileneceği, ayrıca doğalgaz hatları, su hatları, otoyol ve karayollarının hasar görmüş olabileceği,
- Ayrıca yapı hasarları, trafik kazaları, yangınlar, fay boyunca yapılaşma sebebiyle çok sayıda can kaybı olabileceği, deprem nedeniyle bir çok ilçede ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunması sebebiyle ağır yaralıların/hastaların olabileceği, İlin genelinde (yoğunlukla kent merkezinde olmak üzere) kişilerin etkilenebileceği,
- Depremin toplam ekonomik etkisi açısından; deprem nedeniyle binalar, elektrik, doğalgaz, su hatları ve yolların hasar görmesinin, KBRN problemlerinin, sağlık hizmetleri, arama kurtarma, lojistik kaynak kullanımları, psikolojik destek hizmetleri maliyetleri olabileceği
- Doğa ve çevre üzerindeki etkileri açısından; bazı bölgelerde depreme bağlı yüzey deformasyonlarının oluşabileceği, deprem tetikli heyelanlar nedeniyle topoğrafyanın değişebileceği, jeotermal kaynaklarda debi ve sıcaklık değişimleri yaşanabileceği, depremden tetiklenen heyelanlar yaşanabileceği, deprem sonrası oluşacak yıkım ve sonrasında barınma, kişisel ve çevresel temizlik konusunda problemler yaşanabileceği, kıyı kesimlerde yanal yayılma ve çökmeler yaşanabileceği,
- Günlük yaşamdaki aksamalar açısından; bölgedeki tüm hizmetlerin (elektrik, su, doğalgaz vb.) kesintiye uğrayabileceği, yolların kapanması nedeniyle ulaşımın durabileceği, yıkılan ve hasarlı binalar nedeniyle barınma ve beslenme ihtiyacının oluşabileceği, hasar gören bölgelerdeki yıkım çalışmalarının trafik yoğunluğu ve sağlık problemleri oluşturabileceği, İl genelindeki barajların (Özellikle Tahtalı Barajı) hasar görmesi nedeniyle su sıkıntısı yaşanması olabileceği,
- Kültürel miras kaybı açısından; Konak İlçesinde bulunan Kızlarağası Hanı ve Saat Kulesinin hasar görebileceği, deprem sonrası oluşabilecek kargaşadan dolayı yağmalama eylemleri yaşanabileceği olarak değerlendirilmiştir
Kaptan 9 Ekim 2024 Çarşamba 11:57
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:39
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:15
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:06
|
Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Kentin tehlike ve riskleri ile afet türlerine karşı alınacak olan önlemlerin belirlenmesi amacıyla hazırlanan İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı’nda (İRAP) tsunami olayları da yer aldı.
Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’e kıyısı olan yerleşimlerin tsunami tehlikesi açısından en riskli bölgede yer aldığının ifade edildiği planda, Ege Denizi'nde deprem ürettiklerinde İzmir'i tsunami açısından etkileyebilecek Midilli, Sakız, Sisam ve İkeri Adaları çevresinde denizaltı fayları bulunduğu aktarıldı.
SAMOS MERKEZLİ TSUNAMİ SENARYOSU: 4 İLÇEYE DİKKAT
Raporda 2 farklı senaryo da yer aldı. Ege Denizinde, merkez üssü Samos Adası açıkları olan 6.8 ve üstü depremde Seferihisar, Selçuk, Menderes, Urla, Çeşme ilçelerinin etkileyebileceği belirtildi.
- Afetin etkileri ve sonuçları ile etki alanı açısından; Tsunami afetinin sonucunda oluşacak tsunami dalgaları İzmir Güney kıyılarına (Seferihisar, Selçuk, Menderes, Urla, Çeşme) ulaştığında ilgili kıyıların batimetrik ve topografik özelliklerine bağlı olarak kıyıdan 500 m. uzaklıklara kadar olan bölgelerin etkilenebileceği, bu alan içerisinde kalan kıyı yapıları (liman, tersane, iskele, marina vb.), alt yapı (elektrik, su, atık su, doğalgaz vb.), konut, park, afet toplanma alanlarının hasar görebileceği,
- Ayrıca vatandaşların kıyı şeridinden yeteri kadar uzaklaşamaması, tsunami nedeniyle ani su basması sonucu binaların hasar görebileceği, ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunması ve ayrıca vatandaşların kıyı şeridinden yeteri kadar uzaklaşamaması sebepleriyle can kayıpları olabileceği, ağır yaralıların/hastaların olabileceği, Seferihisar, Selçuk, Menderes, Urla, Çeşme İlçelerinde yaşayan kişilerin etkilenebileceği,
- Tsunaminin toplam ekonomik etkisi açısından; binalar, elektrik, doğalgaz, su hatları, yollar, liman, tersane, iskele, marina vb. yapılardaki hasarın maliyetleri olabileceği,
- Doğa ve çevre üzerindeki etkileri açısından; kıyı şeridinin fiziksel yapısının bozulabileceği, kıyı şeridine yakın tarım alanlarının zarar görebileceği,
- Günlük yaşamdaki aksamalar açısından; bölgedeki tüm hizmetlerin (elektrik, su, doğalgaz vb.) kesintiye uğratabileceği, yolların kapanması nedeniyle ulaşımın durabileceği, yıkılan ve hasarlı binalar nedeniyle barınma ve beslenme ihtiyacının oluşabileceği,
- Kültürel miras kaybı açısından; Sığacık Limanı girişinde bulunan I. Dünya Savaşından kalma savunma yapılarının, Teos Güney Limanının ve Lebedos Antik Kentinin hasar görebileceği olarak değerlendirilmiştir.
MİDİLLİ MERKEZLİ TSUNAMİ SENARYOSU: MERKEZ İLÇELER ETKİLENEBİLİR
Ege Denizinde, merkez üssü Midilli Adası açıkları olan 6.9 ve üstü depremde Karaburun, Foça, Aliağa, Urla, Narlıdere, Balçova, Konak, Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli, Menemen ilçelerinin etkileneceği belirtildi.
- Afetin etkileri ve sonuçları ile etki alanı açısından; İzmir Kuzey kıyılarına (Karaburun, Foça, Aliağa, Urla, Narlıdere, Balçova, Konak, Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli, Menemen) ulaştığında ilgili kıyıların batimetrik ve topografik özelliklerine bağlı olarak kıyıdan 500 m. uzaklıklara kadar olan bölgelerin etkilenebileceği, bu alan içerisinde kalan kıyı yapıları (liman, tersane, iskele, marina vb.), alt yapı (elektrik, su, atık su, doğalgaz vb.), konutlar, parklar ve afet toplanma alanlarının hasar görebileceği,
Narlıdere, Balçova, Konak, Bayraklı, Karşıyaka ve Çiğli İlçeleri ve sahil şeridinin oluşan Tsunamiden daha çok etkilenebileceği, özellikle İzmir Metropol alanının çevresinde yer aldığı İzmir İç Körfezinin batimetrik yapısı gereği tsunami dalgalarından daha çok etkilenebileceği, afet sonrasında stratejik öneme sahip olan Narlıdere Tersanesi, Üçkuyular Feribot İskelesi, Konak İskelesi, Alsancak Limanı, Alaybey Tersanesi, Karşıyaka İskelesi, Mavişehir Feribot İskelesi ve kıyı şeridinde yer alan afet sonrası toplanma alanlarının hasar görebileceği,
- Ayrıca vatandaşların kıyı şeridinden yeteri kadar uzaklaşamaması, tsunami nedeniyle ani su basması sonucu binaların hasar görebileceği, ağır hasarlı ve yıkık binaların bulunması ve ayrıca vatandaşların kıyı şeridinden yeteri kadar uzaklaşamaması sebepleriyle can kayıpları olabileceği, ağır yaralıların/hastaların olabileceği, Karaburun, Foça, Aliağa, Urla, Narlıdere, Balçova, Konak, Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli, Menemen İlçelerinde yaşayan kişilerin etkilenebileceği,
- Tsunaminin toplam ekonomik etkisi açısından; binalar, elektrik, doğalgaz, su hatları, yollar, liman, tersane, iskele, marina vb. yapılardaki hasarın maliyetleri olabileceği,
- Doğa ve çevre üzerindeki etkileri açısından; kıyı şeridinin fiziksel yapısının bozulabileceği, kıyı şeridine yakın tarım alanlarının zarar görebileceği, Günlük yaşamdaki aksamalar açısından; bölgedeki tüm hizmetlerin (elektrik, su, doğalgaz vb.) kesintiye uğratabileceği, yolların kapanması nedeniyle ulaşımın durabileceği, yıkılan ve hasarlı binalar nedeniyle barınma ve beslenme ihtiyacının oluşabileceği, Kültürel miras kaybı açısından
- Arkeolojik Alanı, Smyrna Antik Kenti, Klazomenai Ören Yeri, Kane Antik Kentinin hasar görebileceği olarak değerlendirilmiştir.
Kalın kafa 9 Ekim 2024 Çarşamba 10:57
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 10:17
|
CANER 9 Ekim 2024 Çarşamba 10:15
|
ESİAD Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, gümrük birliğinden dış ticarette yaşanan sorunlara, döviz kurları ve limanlardan sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.
İZMİR İHRACATININ YARIDAN FAZLASI AB’YE
Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İzmir’in dış ticaret rakamlarına değinerek, “Dış ticaret istatistiklerinde İzmir’e baktığımızda, 2023 yılında 12,9 milyar dolar ithalat, 172 milyar dolar ihracat yapıldığını görüyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 132,8. 2024 yılı ilk 8 ayında 8,4 milyar dolar ithalat, 11,2 milyar dolar ihracat gerçekleşmiş. İhracatın ithalatı karşılama oranının yaklaşık yüzde 133 olduğunu görüyoruz. İzmir, 2017 yılından beri aralıksız olarak, ithalattan çok ihracat gerçekleştirerek, ülkenin dış ticaretinde önemli bir aktör olmaya devam ediyor. 2023 yılında İzmir’in ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında AB ülkeleri öne çıkıyor. Almanya, ABD, İspanya, Birleşik Krallık, İtalya, Rusya, Fransa, Belçika, Polonya’ya ihracatın yüzde 52,1’i gerçekleştiriliyor” dedi.
ASİMETRİK BİR YAPI VAR
Türkiye ile AB arasında 28 yıla dayanan bir gümrük birliği olduğunu hatırlatan Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Asimetrik yapısı, kapsamının sınırlı olması, danışma mekanizması ve anlaşmazlıkların halli bakımından yetersiz kalması gibi nedenlerle güncellenmeyi gerektiriyor. Gümrük birliğinin asimetrik yapısının en önemli yansıması serbest ticaret anlaşmalarında (STA) ortaya çıkıyor. AB’nin STA yaptığı ülkelerle Türkiye STA imzalayamadığı sürece rekabet edebilirliğimiz zorlaşıyor. Türkiye’nin 23 STA’sı karşısında, AB’nin 78 adet STA’sı bulunuyor. AB’nin, Kanada, Vietnam, Güney Afrika, Japonya, Kazakistan, Mısır gibi ülkelerle STA’sı veya ekonomik işbirliği anlaşmaları bulunurken, Türkiye’nin olmadığını görüyoruz. Böyle bir tabloda gümrük birliğinin beklentilerimizi karşılaması giderek zorlaşıyor. Hal böyle iken, sınırda karbon mekanizması AB’nin yeni ticaret politikası olarak karşımıza çıkmış durumda. Bu mekanizmaya uyum sağlayamazsak gümrük birliğinin avantajlarından da yararlanamaz hale geleceğiz. Bu bağlamda Türkiye-BRICS ilişkilerinin gündeme gelmiş olması doğal olarak dikkatleri çekiyor. AB’nin yakın ticaret ortağı Türkiye ile daha fazla yakınlaşmasını, gümrük birliğinin güncellenmesinin önündeki siyasi engelleri kaldırmasını bekleyebiliriz. Türkiye’nin her koşulda küresel rekabet koşullarına ayak uydurması ve ticaret savaşlarında yerini alması gerekiyor.”
ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası Başkanı RebiiAkdurak da, katılımı için Jak Eskinazi’ye teşekkür ederek, “Önümüzdeki aylarda bu tip toplantıları en az ayda bir kez yapacağız. Bunun yanında da özellikle diplomatlarla, İzmir’deki başkonsolos ve konsoloslarla ardından fahri konsoloslarımızla burada her ülke ile ilgili fikir alışverişi yapılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Katılımlarınızdan mutlu oluruz" dedi.
TÜRKİYE ZARAR GÖRÜYOR
Türkiye’nin AB yolculuğundan kısaca söz eden Jak Eskinazi, “Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gümrük birliği 1995 yılında yürürlüğe girdi. O zamanlar AB ülkeleriyle toplam ticaretimiz 30 milyar dolar civarındaydı. Bugün 210 milyar dolara çıkardık. Bu başarılı bir netice gibi görünüyor ama aslında potansiyelimiz bunun çok üzerinde. Kotaları aşmamız gerekiyor. Zeytinyağımızı satamıyoruz, tavuğumuzu satamıyoruz. Gümrük birliğini yaparken onlara bir avantaj vermişiz ve hala bunu kullanıyorlar. Şu anda AB’nin pek çok ülkeyle serbest ticaret anlaşması var. Kurallara göre AB’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkeler bizimle de serbest ticaret anlaşması imzalamalıydı. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü zaten avantajı ellerine almışlar. Bize avantaj vermek istemiyorlar. Türkiye bu işlerden çok fazla zarar görüyor. Türkiye ve AB arasındaki ticaretin daha adil ve sürdürülebilir bir zemine oturtulabilmesi için gümrük birliğinin kapsamının genişletilerek tarım ürünlerinin, hizmetlerin ve kamu alımlarının dahil edilmesi, serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili beklentimizin karşılanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
BİRAZ DİŞİMİZİ SIKACAĞIZ
Jak Eskinazi, kurların ihracatçıyı ne yönde etkilediğine ilişkin üyelerden gelen soruya şu cevabı verdi:
“Enflasyonu yenmek için ne gerekiyorsa onu yapmamız lazım. Biraz dişimizi sıkacağız. Ama bir gerçek var ki kurların enflasyona etkisi ancak yüzde 30’larda. Bu, ekonomistlerin yapmış olduğu hesap. Tamam, kurları artırmayalım ama ihracatçıyı destekleyen başka enstrümanlar var. Örneğin 2 puan olan destek 5’e çıkabilirse, bunlar ihracatçıya nefes aldırabilecek konular. Bu, enflasyonu tetiklemez. Çünkü siz zaten yüzde 7-8 ile dıştan faizle döviz kullanıyorsunuz. Bu dövizi size kendi ülkenizin ihracatçısı getirecek ki, o daha fazla getirecek. Böylece sizin dış ticaret açığınız azalacak. Sadece ihracatçınızı ayakta tutmayacaksınız, ülkenin para potansiyelini de çok güçlendireceksiniz. Şu anda ihracatçıların para kazandıklarını sanmıyorum. Genel olarak baktığımızda, Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz. Biraz dursak devrileceğiz. O yüzden durmayacağız, hepimiz tepeyi görünceye kadar ilerleyeceğiz. Maalesef ihracattaki döviz kurunun durumu bu.”
ÇANDARLI, TÜRKİYE’NİN “PİRE”Sİ OLABİLİR
Limanlar konusunda da değerlendirmelerde bulunan Jak Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alsancak limanında geçmiş yıllarda bir özelleştirme süreci yaşadık. Biz de EİB olarak o konsorsiyumun içindeydik. Ama gerçekleştirilemedi. Şu anda Alsancak limanının değeri, o günkü özelleştirme değerinin üçte biri kadar. Alsancak limanı çalışıyor ama Aliağa limanları olmasa İzmir’in ihracatı olmazdı diyebilirim. O kadar önemli. Eskiden Alsancak limanı bir numaralı liman iken, ihracatımızın yüzde 60’ını Alsancak limanı, yüzde 40’ını diğer limanlar yaparken, şimdi tam tersi duruma geldi. Aliağa limanları ihracatımızın yüzde 70-75’ini, Alsancak limanı ancak yüzde 25’ini yapabiliyor. Bir de bizim Çandarlı limanımız var. Epey miktar yatırım yapılmış bir liman. Maalesef son kısmı için birkaç kez ihaleye çıkıldı ancak ihaleye girecek firma bulamadık. Bence çok iyi çalışılsa, bir özelleştirme kapsamında Çandarlı bitirilebilir ve Ege’ye çok büyük bir kazanç sağlayabilir. Çinliler, çok büyük ümitlerle Pire limanını aldı ancak liman şehrin içinde kaldı ve büyüyemiyor. O yüzden yeni liman arıyorlar. Çandarlı limanı hem onlar için hem de bizim için önemli bir aktarma limanı haline gelebilir. Ayrıca Aliağa-Bergama aksında yeni OSB’ler, serbest bölgeler kuruluyor. Buraya kurulacak tesislerin ihracatlarını yakın bir limandan yapmaları maliyetlerini çok düşürecektir. Tüm ihracatımızın yüzde 92’si deniz yoluyla oluyor. Çok büyük bir rakam. Bunun için bu limanları genişletip büyütmemiz lazım.”
Jak Eskinazi ayrıca Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) konusuna da değinerek, bu konudaki destek programları hakkında bilgi verdi.
9 Ekim 2024 Çarşamba 10:12
|
VfV 9 Ekim 2024 Çarşamba 10:01
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 09:51
|
MKC 9 Ekim 2024 Çarşamba 09:42
|
Bedri Yılmaz 9 Ekim 2024 Çarşamba 09:37
|
Yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmayı hatırlatan CHP’li Bakan, Erdoğan’ın orada verdiği mesajın İran’dan sınır dışı edilecek Afganlara cesaret ve güven verdiğini belirtti, “‘Biz Şii İran’da olacağımıza ya da Afganistan’a dönüp Taliban’ın selefi zihniyeti yerine; Nakşibendi’nin Halidiye kolundan olduğumuz için Türkiye’ye gidersek rahat ederiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan bize sahip çıkar’ diye düşünüyorlar” dedi.
CHP’li Murat Bakan, konuyu Meclis gündemine taşıdığını İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdiğini ve önergelerin hala yanıtlanmadığını da hatırlattı.
CHP’li Bakan, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Korktuğumuz başımıza geldi. İran’dan sınır dışı edileceğini, İran Emniyet Genel Müdürlüğü’nün söylediği 2 milyon Afgan’ın büyük bir kısmının Türkiye’ye gelme olasılığından bahsetmiştik. Bunların akın akın Türkiye’ye, İran’ın batı sınırına doğru harekete geçtiğini, günde 250-300 civarında Afgan’ın, Türkiye sınırını yasadışı yollarla geçtiğinin haberlerini alıyoruz… Gazeteler haber yapıyor, bizim bilgi kaynaklarımızdan da buna ilişkin bilgiler bize geliyor.
Bu ülkenin yeni bir göç dalgasına dayanma gücü yok, mecali yok!
Bununla ilgili hükümeti uyardık. Bakanlığı uyardık. Uyarmakla kalmadık, resmi yazılı soru önergesi verdik. Dışişleri Bakanı’na sorduk, ‘Ey Hakan Fidan ne yapıyorsun? İran Dışişleri ile görüşüyor musun?’ Milli Savunma Bakanı’na sorduk, ‘Ey Yaşar Güler sen ne yapıyorsun? Tek taraflı sınır korunmaz. Sınırın diğer tarafından da korunması lazım. İran salmış, gitsinler istiyor Türkiye’ye. Sen ne yaptın?’ İçişleri Bakanı… ‘Göç İdaresi sana bağlı. Sen göçten bihabersin.’ Ama bu ülkenin yeni bir göç dalgasına dayanma gücü yok, mecali yok. Ülkemizdekilerle baş edemiyoruz. Ne soru önergelerimize yanıt geldi, ne bununla ilgili iktidardan bir adım atıldı… Ne bir görüşme yapıldı ne İran ile irtibata geçildi.
Erdoğan Afganlara cesaret veriyor
Ne diyor Cumhurbaşkanı? Ana muhalefet partisini şikayet ediyor Birleşmiş Milletler’de. ‘Bunlar çok acımasız’ diyor, ‘mültecileri evlerine geri gönderecekmiş’ diyor. Mülteci değil bir defa, yasadışı göçmenler, geçici koruma altına olanlar... Bunların hepsini evet, göndereceğiz. Ama sizin BM’de yaptığınız konuşma, orada verdiğiniz mesaj, ‘biz bunları geri göndermeyeceğiz’ mesajı; İran’dan sınır dışı edilecek Afganlara cesaret veriyor, güven veriyor. ‘Biz Şii İran’da olacağımıza ya da Afganistan’a dönüp Taliban’ın selefi zihniyeti yerine; Nakşibendi’nin Halidiye kolundan olduğumuz için Türkiye’ye gidersek rahat ederiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan bize sahip çıkar’ diye düşünüyorlar.
Biz buradan tekrar sizi uyarıyoruz. Bu yasadışı göçmenlerin hepsi geldikleri yere gidecekler, ama Türkiye’nin başına bela olacaklar. Lütfen tedbirinizi alın. Tedbirini almazsanız, Türkiye ciddi ulusal güvenlik problemleri ile karşı karşıya kalacak.”
Kurtçu Doğan ın Çandarlıya hitabı 9 Ekim 2024 Çarşamba 12:45
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 12:32
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 12:13
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 12:04
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:13
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 10:13
|
9 Ekim 2024 Çarşamba 10:04
|
İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nde yaralı halde bulunan kızıl geyik, İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından Doğal Yaşam Parkı’nda tedavi ediliyor. Veteriner hekimlerin yaptığı taramada geyiğin ateşli silahla sol ön ayağından vurulduğu ve ayağında kırık olduğu belirlendi. Yaklaşık bir buçuk yıldır bu şekilde doğada yaşadığı tahmin edilen erkek kızıl geyik önümüzdeki hafta operasyona alınacak.
Ayağındaki saçmalar çıkarılacak
İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Daire Başkanlığı’na bağlı Veteriner Hekim Şükrü Erdem Onur, “Yaralı kızıl geyik bize getirildi ve hemen anesteziye alıp tedaviye başladık. Röntgen çekildi. Ayakta kırık olduğunu gördük. Yine ateşli silahla yaralanma sonucu ayağında çok sayıda saçmanın olduğunu da tespit ettik. Ayağı çok kötü durumdaydı. Her iki tarafta tenis topu büyüklüğünde çıkıntılar var. Bunların kemik üremesine bağlı olduğunu düşünüyoruz” dedi. 4-5 yaşlarında olduğu tahmin edilen geyiğin, önümüzdeki hafta ortopedi operasyonuna alınacağını vurgulayan Onur, “Hayvanı anesteziye alıp ortopedi operasyonu yapacağız. Zorlu bir operasyon olacak. Yaklaşık 1 buçuk yıldır bu şekilde doğada yaşadığını tahmin ediyoruz. Kızıl geyiği, sağlığına kavuşturup yeniden doğal yaşam alanına bırakmak istiyoruz. Veteriner hekimler olarak bunu başarabilirsek çok sevineceğiz” diye konuştu.
Fabrikaya sığınmıştı
Yaralı geyik, 7 Ekim günü Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nde yedek makine parçaları üreten bir fabrikaya girmişti. İhbar üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri, geyiği alıp ilçedeki bir barınağa götürmüştü. Geyik buradan da tedavi edilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Doğal Yaşam Parkı’na getirildi.
9 Ekim 2024 Çarşamba 11:53
|