AK Parti İzmir İl Başkanı iken milletvekili aday adayı olmak için istifasını veren Kerem Ali Sürekli’nin yerine atanan isim MÜSAİD eski başkanı Bilal Saygılı oldu.

EGEDESONSÖZ- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını açıklamasının ardından siyasi partilerde milletvekili aday adaylığıyla ilgili istifalar yaşanmıştı. AK Parti İzmir İl Başkanı görevinde bulunan Kerem Ali Sürekli’nin de aday adaylığını ilan ederek istifa etmesinin ardından göreve vekaleten Nail Kocabaş atanmıştı.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili Özgür Hızal, AK Parti İzmir İl Teşkilat Başkanı ve başkanvekili Nail Kocabaş ile MÜSİAD İzmir eski başkanı Bilal Saygılı isimlerinin öne çıktığı süreçte hafta sonu yapılması beklenen atama kararı Erdoğan’ın Adıyaman ziyareti sebebiyle hafta içine ertelenmişti.

Bugün ise üç isim Ankara’ya davet edildi. Yapılan istişarelerde CumhurbaşkanıErdoğan’ın kararı ile MÜSİAD İzmir eski başkanı Bilal Saygılı’nın il başkanı olarak atanması kararlaştırıldı.

Karşıyaka Belediyesi’ndeki maaş krizinin çözülmemesi üzerine belediyenin şantiye ve saha birimlerinde çalışan işçiler iş bıraktı. Belediye ile sendika arasında yapılan görüşmeler sonucunda saat 17:00’da eylem sonlandırıldı.

Metehan UD/EGEDESONSÖZ – DİSK Genel İş 8 Nolu Şube üyesi Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ ve Personel AŞ işçilerinin maaşların eksik ve zamanında yatmamasından kaynaklı başlatmış olduğu eylemler devam ediyor. 

-KARŞIYAKA’DA TEMİZLİK İŞÇİLERİ İŞ BIRAKTI

Son olarak bugün belediyenin şantiyelerinde ve saha birimlerinde çalışan yaklaşık bin işçi iş başı yapmayarak belediye yönetimine alacaklarının tamamen yatırılmasını talep etti. 

İşçilerin eylemlerinin geriye dönük alacakları ve ücretlerinin ödenene kadar süreceği öğrenildi.

Ayrıca, Kent AŞ işçilerinin ikramiyelerini alamadığı ve maaşların parçalı bir şekilde ödendiği öğrenilirken Personel AŞ’de çalışan işçilerin yarım maaş aldığı kaydedildi.

Son olarak dün temizlik biriminde çalışan işçiler iş bırakmıştı.

İş bırakma eylemi 17:00'de sonlandırılırken gece vardiyalarında çalışan işçiler iş başı yaptı. Eylemlerin geleceği ile ilgili yarın sendika ile işçiler arasında yapılacak toplantıda karar verilecek. 

‘7 TAKSİTTE MAAŞ’
Maaş sorununun çözülmemesi durumunda eylemlerinin artarak devam edeceğini belirten Genel İş 8 Nolu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin “Ücretlerimiz yatmazsa görüşmeler olmazsa eylemlerimiz devam edecek. Kent AŞ’deki şirkette Ocak ayı maaşı 7 taksitte yattı, henüz tamamlanmayan arkadaşlarımız var. Şubat ayı maaşı hiç ödenmedi. Personel AŞ’nin de Şubat ayı maaşının yüzde 75’i yattı sadece. İşçiler sendikadan bu sorun çözülene kadar işin peşinin bırakılmamasını talep ediyor.” dedi.

‘İŞÇİLER TEFECİLERİN ELİNE DÜŞTÜ’
İşçilerin maaşlarını geç almasından kaynaklı yaşadıkları problemleri de anlatan Gümüştekin “İşçiler elektrik, su ve doğal gaz faturalarını ödeyemiyorlar. Kiralarını ödeyemiyorlar. Bankadan kredi çektiler, onları ödeyemiyorlar. Bankaların kara listesinde olanlar tefecilerden borç alanlar var. Önceden işçiler birbirinden borç alırdı, şimdi maaş alamadıkları için birbirlerinden borç alamıyorlar. İşçiler borçlarından kaynaklı evlerini, arabalarını satışa çıkardılar. İşçiler borç batağında. Maaş alamadığı için tek taraflı fesih yapan işçiler var” diye konuştu.

‘İLLER BANKASI BAHANE EDİLEMEZ’
Belediye yönetiminin sendika ve işçileri muhatap almasını da isteyen Başkan Gümüştekin şunları söyledi “Biz bu işin çözülmesi için çaba görmek istiyoruz, bizimle ve işçilerle muhatap olmalarını istiyoruz. İller Bankası’ndan gelen paranın azalmasından kaynaklı belediye bir sıkıntı yaşıyor. Hükümetin CHP’li belediyelere karşı tutum aldığını biliyoruz ancak bu işçiyi ilgilendiren bir durum değil. İşçi bunun yükünü kaldıramaz. ‘İller Bankası’ndan para az geldi’ diyerek işçinin maaşını ödenmemesi olmaz. Bir tutum geliştirilmesi gerekiyor”.

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun milletvekilliği  seçimleri için SonSöz TV’de yayınlanan programda 'her 4 vatandaşın 3'ünün oyunu alacağız' sözünü değerlendiren ve milletvekilliği hedeflerini açıklayan İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, "İkinci bölgede 5, ilk bölgede 4 olmak üzere toplam 9 milletvekili hedefimiz var. İzmir solun kalesi değildir. CHP ile ortak seçime giriyoruz ancak milletvekilliği seçimlerinde eşit seçime gireceğiz" dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, Türkiye ve İzmir gündemini değerlendirmek amacıyla basın mensupları ile bir araya geldi.

İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı'nda düzenlenen toplantıda konuşan Bezircilioğlu, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

3 MART’A GÖRE…
Sözlerine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ittifak masasından kalkışı ve geri dönüşü ile başlayan Bezircilioğlu, "3 Mart öncesine göre Millet İttifakı’nın gücü de adayı da çok çok daha kuvvetli ve umut veren bir noktada. Artık seçileceğine dair 3 Mart öncesine göre tedirginlikler ve soru işaretleri giderilmiş durumda. Bunu da sağlayan Genel Başkanımızdır. Türkiye'yi sarsan hamlesi ve sonrasında da siyasi zekası ile masayı ve adayı çok güçlü hale getirdi. Adayımızı Türkiye'deki en popüler iki isimle yani Sayın Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile güçlendirdi" dedi.

KOLTUĞA GÜÇ VERMEYE GELDİM
Kendisinin il başkanlığı koltuğundan güç almadığını belirten Bezircilioğlu, "Ben gücümü koltuktan alan biri değilim. İzmir'de pek çok başkanlığı koltuğu bırakıp de kendime göre bir konforu olan hayatı bırakıp da bu göreve geldim. Ben il başkanlığı koltuğundan güç almaya değil, il başkanlığı koltuğuna güç vermeye geldim. Benim kimseyle ilgili bir sıkıntım yok. Bana biçilen rol, herkesi kucaklayıp toplayarak İYİ Parti'yi İzmir'de tek yumruk yapmaktır" ifadelerini kullandı.

HERKESİ KUCAKLAMAK BENİM GÖREVİM
Geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen il kongresini değerlendiren Bezircilioğlu, "Ben diğer partiler bilmem ancak İzmir'de nizami şekilde seçilen tek il başkanı benim. Diğer partiler hakkında bir şey söylemem. Biz İzmir'de geçerek bir demokrasi şöleninde 5 adayla başlayıp 2 adaya inip il başkanımızı belirledik. Bu konuda partimizin genel merkezine demokrasi adına teşekkür etmemiz lazım. Herkesi kucaklamak da benim görevim. Ben bu görevi yapabileceğime inanıldığım için il başkanı seçildim” diye konuştu.

İTTİFAKIN RUHUNA ZARAR VERECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM 
İYİ Parti'den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu'nun söylemleri değerlendiren Bezircilioğlu, "İttifakta bu saatten sonra hiçbir etki olmaz. İttifak ağır bir eşiği aştı. Ağıralioğlu'nun açıklamalarını kendisini bağladığını ve istifada geç kaldığını düşünüyorum. Madem böyle bir düşüncesi vardı bunu Mart'ın başında olması gerektiğini düşünüyorum. Açıklamaların ittifakın ruhuna zarar vereceğini düşünmüyorum" dedi.

İZMİR SOLUN KALESİ DEĞİLDİR
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun milletvekilliği  seçimleri için 'her 4 vatandaşın 3'ünün oyunu alacağız' sözünü değerlendiren ve milletvekilliği hedeflerini açıklayan Bezircilioğlu, "İkinci bölgede 5, ilk bölgede 4 olmak üzere toplam 9 milletvekili hedefimiz var. İzmir solun kalesi değildir. CHP ile ortak seçime giriyoruz ancak milletvekilliği seçimlerinde eşit seçime gireceğiz. İzmir halkı demokrattır. İzmir, 81 il içinde İYİ Parti'nin en kolay büyüyeceği siyasi iklime sahip kentimizdir. Ben İzmir'den çok umutluyum" dedi. 

BENİM AKLIM ERMİYOR
CHP'li mevkidaşı Aslanoğlu'nun 'depremzede verilerini alamıyoruz' söylemlerinin sorulması ve kendisinin de bu konuda girişiminin olup olmadığına dair soruya yanıt veren Bezircilioğlu, "Ben ilk vali beyi ziyarete gittiğimde Gaziantep'ten ciddi bir göç geleceğini söylemişti. Bunun dışında ciddi bir akım var deprem bölgelerinden. Bu konuyla ilgili bir çalışma yapacağız. Bizi kaygılandıran konu 11 vilayette seçim olacak ve benim halen aklım ermiyor, nüfus yok, o nüfusun çoğu yok, olmayan nüfusun çoğu diğer vilayetlerde. Verenler kim için verecekler? İzmir adayı için mi yoksa kendi bölümleri için mi verecek... Bunlarla ilgili  bir bilgim yok. Türkiye'deki bu seçimlerde olabilecek en büyük soru işareti olarak görüyorum. Umarım halkın vicdanında, halkın huzurunda bu konu açık ve net şekilde masaya yatırılır, anlayışı sağlanır ki seçimlerle ilgili herhangi bir soru işareti kimsenin aklında kalmasın. Ülke son 4-5 senedir çok ilginç durumlardan geçiyor. İnşallah 100 yılın seçimi diye tabir ettiğimiz seçimlerle ilgili en ufak bir şüpheye bizi yönlendirmeyecek şekilde gerekli önlemler alınır.  Ben bürokrasimizin, YSK'mızın sorumlu bir şekilde davranıp düzgün bir şekilde idare edeceğine inanıyorum" diye konuştu.

BU SEFER ŞANSA BIRAKMAYACAĞIZ
İYİ Parti'de sandık görevliliği konusundaki durumun sorulmasına yanıt veren Bezircilioğlu, "İzmir'deki sandık görevlilerimizde 3 Mart döneminde istifalardan kaynaklı bir sıkıntımız olmuştu. İstifa edenlerin içinde sandık görevlilerimiz de vardı. Ciddi anlamda sandık konusunda üyelerimizden gönüllü akışı mevcut. Sandık konusunu bu sefer şansa bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.

HİÇBİR PARTİ TEK YUMRUK DEĞİLDİR AMA…
Her seferinde dile getirdiği ‘partiyi tek yumruk haline getireceğiz’ sözünü değerlendiren Bezircilioğlu, “Hiçbir parti tek yumruk değildir ama İYİ Parti tek yumruk olacak. Biz hiçbir ilçe başkanını, il başkanını atama ile getirmedik. Her yerde kongre yaptık. Demokrasi tecelli etti ama her kongrenin kazananı kaydedeni var. Bu iş kolay değil. Biz diğer partiler gibi yapmayıp demokratik yolu seçtik. Biz beraberliği, aile aidiyetini arttırmak için söylüyoruz. Biz iyi olacağız, aile olacağız” ifadelerini kullandı.

ÜLKEYİ LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETECEK PARTİDİR
Parti içi özeleştiri konusundaki düşüncelerini de belirten Bezircilioğlu, "Türkiye'de en büyük 3 parti var. AK Parti, CHP ve biz… 5,5 yıllık süreçte Türkiye'ye umut olmuş, herkesin ensesinin karardığı bir dönemde kurulmuş , ülkeye umut olmuş, ülkenin ucube sistemden kurtulması için umut olmuş bir partiyiz. Tabii ki siyasi partinin oturması için bir sürenin geçmesi lazım. Kolay değil. Bu bağlamda siyasi partinin tam olarak oturması gerekiyor. Rakiplerimizin biri 100 yıldır var, diğeri 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Bizim en büyük avantajımız bu partiyi kuran kişiler herhangi bir ikbal beklentisi olmadan, torunlarının geleceğini düşünen cesur ve naif insanlar partisi. Partimizin geçmişte siyaset yapan insanlar olduğu gibi hiçbir partide olmadığı kadar siyasette bu partide başlayan bir kesim var. Bu bana göre büyük bir avantaj ancak siyaseten pişmemiz için bir süreç isteyen konu.  Bu parti kadroları ile bu ülkenin gelecek birkaç yıl içinde ülkeyi on yıllarca yönetecek ve ülkeyi layık olduğu şekilde yönetecek  partidir" dedi.

Temayül yoklaması ile ilgili bilgiler paylaşan İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, “66 adaya adayı var, bunların 64'ü girecek. Sadece Sayın Genel Başkan Baş Danışmanımız Aytun Çıray ve  İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanımız Ümit Özlale temayüle girmeyecek. Ancak Sayın TBMM Grup Başkanvekilimiz Müsavat Dervişoğlu temayül yoklamasına girecek. Müsavat Bey kendi isteği ile temayül yoklamasına girecek” ifadelerini kullandı.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Genel seçimlerde milletvekilliği adaylarını belirlemek isteyen siyasi partilerde hareketlilik devam ediyor. Birçok siyasi partide tamamlanan aday adaylığı sürecinin ardından ise kesin listelerde kimlerin yer alacağı merak konusu olmuştu.

Geçtiğimiz günlerde AK Parti İzmir İl Teşkilatı temayül yoklamasını gerçekleştirirken, 2 Nisan tarihinde de İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı temayül yoklamasına gitme kararı almıştı. Tüm üyelerin katılımı ile gerçekleştirilecek olan temayül yoklaması için ise kimlerin yoklamaya girip girmeyeceği konusunda da flaş bir gelişme yaşandı. 

KENDİ İSTEĞİ İLE TEMAYÜL YOKLAMASINA GİRİYOR
Temayül yoklaması konusunda da bilgiler paylaşan İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, "Biz temayülde sandık kuracağız. Geçmişte yapılan önseçim konusunu biz gerçekleştiren nadir partilerden biriyiz. Şu an Türkiye'deki en demokratik partilerden biriyiz. Eski Türkiye diye dudak büküyorlar ya, eski Türkiye nur alem nurmuş. 1’inci ve 2'nci bölgede sandıklar kurulacak. 1'nci bölgede Celal Atik Spor Salonu'nda sandık kurulacak. 2'nci bölge ise biraz uzun olan bir alan…  Bunun için Bayraklı'da Havuz Düğün Salonu, Ödemiş ve Bergama'da  sandık kuracağız. En az 7 en çok 14 isim yazabilecekler.  66 aday adayı var ve bunların 64'ü girecek. Sadece Sayın Genel Başkan Baş Danışmanımız Aytun Çıray ve  İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanımız Ümit Özlale temayül girmeyecek. Ancak Sayın TBMM Grup Başkanvekilimiz Müsavat Dervişoğlu temayül yoklamasına girecek. Müsavat Bey kendi isteği ile temayül yoklamasına girecek" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyonda yaptığı konuşma esnasında deprem bölgesine dair atıfta bulunarak "hiçbir zaman oralarda gerçekten muhalefetin büyükşehir belediyelerinden kimseyi göremedim" ifadelerini kullanmıştı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Adıyaman'a kurulan konteyner kenti ziyaret etti. Başkan Soyer, ziyareti esnasında "İlk günden beri buradaydık. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kurumsal kimliğini en güçlü şekilde buraya taşımaya gayret ettik" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem felaketinin ardından dört kentte afet koordinasyon merkezi kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaraları sarmaya devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bugün Adıyaman’a giderek Adıyaman Tabip Odası paydaşlığında yapılan ve 150 yaşam konteyneri içeren konteyner kenti ziyaret etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Adıyaman Deprem Koordinasyon Merkezi Koordinatörü Ekrem Tükenmez ve Aysel Özkan, Başkan Soyer'e çalışmalar konusunda bilgi verdi. CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere de Başkan Soyer'e eşlik etti.

Çocuk evi, çocuk parkı, kütüphane, sosyal tesis, çamaşırhane, revir, diş ünitesi ve kadın doğum muayene ünitesini içeren konteyner kentte depremzedelerle bir araya gelen Başkan Soyer, sorunları ve talepleri dinledi. Büyükşehir Belediyesi, Adıyaman’da toplam 389 evin bulunduğu iki konteyner kent inşa ediyor.
Başkan Soyer, Adıyaman Vali Vekili Muhammet Tugay ve Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç’ı da ziyaret etti.

ERDOĞAN 'HİÇBİRİNİ GÖRMEDİM' DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mart’ta ATV ve A Haber ortak canlı yayınında muhalefetin büyükşehir belediyelerinden hiçbirinin deprem bölgesinde olmadığını iddia etmişti. Erdoğan açıklamasının tamamında şunları söyledi:

“Yaptıkları herhangi bir şey yok. 11 vilayette, Elazığ hariç hepsini gezdim, hiçbir zaman oralarda gerçekten muhalefetin büyükşehir belediyelerinden kimseyi göremedim. Muhalefet her zamanki gibi suiistimal, ayrıştırma üzerine bir tarzla hareket ediyor. Partimizin büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri, istisnasız sağolsunlar, kardeş belediyeler ilan etmek suretiyle kendilerine zeminler oluşturdular, çalışıyorlar.”

SOYER: BU ENKAZIN ALTINDAN KALKACAĞIZ
Konteyner kent ziyaretinde konuşan Başkan Tunç Soyer, “Burada yaklaşık 4 bin kişiye sıcak yemek vermeye devam ediyoruz. Konteyner kentimizin eksikleri hala var, mefruşat, mobilya, klima, şofben… Onları da kısa zamanda tamamlayacağız. Burada çalışan arkadaşlarımın her biri İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kahramanları. Adıyaman Tabip Odası ile beraber çalışıyoruz. Hem Tabip Odamızın çok değerli üyeleri, hem Büyükşehir ve İZSU'nun çok değerli çalışanlarıyla iftihar ediyoruz. İlk günden beri buradaydık. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kurumsal kimliğini en güçlü şekilde buraya taşımaya gayret ettik. Yaralar sarılana kadar, yüzler gülene kadar burada varlığımızı sürdüreceğiz. Diliyorum ki, el ele bu büyük enkazın altından kalkacağız. İzmir'de olsak da yüreğimiz buradaki kardeşlerimizle beraber, çocuklarımızla beraber. Elimizden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğiz” dedi.

ADIYAMAN'A YARDIM DEVAM EDİYOR
Büyük afetten sonra Adıyaman’da Afet Koordinasyon Merkezi kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi, depremzedelere belde ve köyler de dahil olmak üzere hizmet vermeye başladı. Bugüne kadar 166 bin 400 kişilik yemek, 191 bin 300 gıda paketi, 40 bin 154 hijyen, 61 bin 188 su, 89 bin 890 parça kıyafet, 9 bin 828 çocuklar için süt, 7 bin 504 bebek maması, 18 bin 120 bebek bezi, 317 çadır,  bin 509 yatak, yorgan ve battaniye, 411 uyku tulumu bölgeye ulaştırıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki oy oranı hedefini açıklayan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Hedef milletvekili sayısı 10-10 neden olmasın?” ifadelerini kullandı. Aslanoğlu, milletvekili listeleri konusunda yaptığı değerlendirmede ise “Ben her İzmirli gibi tüm adayların İzmirlilerden oluşmasını isterim tabii ki. Partide emek vermiş arkadaşlarımızdan oluşmasını isterim. CHP  İl başkanıyım tabii ki örgütten arkadaşlarımı savunacağım. Kendimi teknik direktör olarak görüyorum ve burada mevkiler belirtebilirim ancak isim belirlemeye haddimiz olmadığını düşünüyorum” dedi.

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu Sonsöz TV’nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Aslanoğlu, gündeme dair önemli mesajlar verdi.

Siyasi partiler arasındaki yarışın hizmet yarılına dönmesinin gerektiğinin altını çizen Aslanoğlu, “Biz vatandaşa yardım etme konularında siyaset yapmaya dönüyoruz. İyilikte yarışalım zaten. Daha fazla yardımcı olmaya çalışalım, depremin bir yarasını sarmaya çalışalım, diğer siyasi partiler daha fazlasını yapmaya çalışsın. Bizde çıkıp 'Biz daha iyiyiz' diyelim. Birbirimizin iyilik yapmasını engelleyerek varacağımız yer  topluma kötülük olur. Bunun adı siyaset olmaz” dedi.

BİRLİK OLMAYA, KAYNAŞMAYA İHTİYAÇ VAR
İYİ Parti’de görev yapan ancak yaptığı açıklamalar sonrası istifa eden Yavuz Ağıralioğlu’nun söylemlerini değerlendiren Aslanoğlu, ittifak içerisinde kaynaşmanın önemine dikkat çekerek “İttifak ortaklarımız var. Birlikte olmaya, kaynaşmaya ihtiyacımız olan bir dönem. Farklılıklarımız daha çok göstermeye değil. Birileri bize farklılıklarımızı göstermeye çalıştı, insanları dışlayarak çok ciddi bir toplumsal travma yarattı. Toplumun kaynaşmaya ihtiyacı var. Bize zaten ittifak partilerin birbirinden farklı olduğunu söylüyor. Biz zaten ayrı partiyiz. Zaten İYİ Parti ile aynı şeyleri söylüyor olsak aynı parti olurduk.  Biz 15 Mayıs sabahı da bu ülkede hep birlikte yaşayacağız. Birbirimizi ötekileştirerek gideceğimiz bir ülke yok. Bizim partimizde de, başka partide de farklı görüş beyan edenler olacaktır ancak burada bu kişiler genel görüşü yansıtıyor mu sorusuna kendi parti içinde cevap verecekleri durumdur. Benim İzmir'de yaşayan bir vatandaş olarak gözlemim Ağıralioğlu’nun yaptığı gibi yapılan açıklamaların çok değerlendirildiğini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

HÜKÜMET, DEVLETİN GÜCÜNÜ KULLANARAK İNSANLARA ZULMEDİYOR
CHP’li Aslanoğlu, ciddi bir korku iklimi oluştuğunu ve bunun vatandaşlara ve kendisine de sirayet ettiğini söyledi. Aslanoğlu yaptığı değerlendirmede  “Nelerin olmaması konusunda ben kararsızlığın çok düşük olduğunu düşünüyorum. Herkesin ne istenmediğini çok net bildiği, istemedikleri konusunda da netleşemediği yerler var. Ne istemediği konusunda vatandaşa sorsak ve korkmadan cevap verseler... Bende çok korkuyorum. Telefon anketlerinde falan korkuyoruz. İnsanlar düşünüyor arkasından ne olur diye. İş dünyasına yapılan baskıları, basın organlarına yapılan baskıları görmedik mi? Sadece muhalefet tarafında söyleyen basın organları mı RTÜK'ün takibinde? Onun dışında iş dünyasında bir şey söyleyenlerin başına gelenler... Devletin gücünü kötüye kullanmasıdır bu. Yüksek sesle söyleyelim hep birlikte. Hükümet, devletin gücünü kullanarak insanlara zulmediyor. Vatandaşın birine mikrofon uzatılıyor, TV'de çıkartılacağını duyunca yalvarıyor bunlar yayınlanmasın diye. Söylediklerimizden korktuğumuz  aşikar değil mi?” dedi.

İŞ DÜNYASI TERCİHİNİ DEĞİŞTİRİYOR
İş dünyasının siyasi tercihlerinin büyük oranda değiştiğini belirten Aslanoğlu, “Ben içlerinden gelen değil içerisindeyim. Ben halen İZTO meclis üyesiyim. Dolayısıyla iş dünyasında çok rahat sohbet ediyoruz. Sohbetlerde genel olarak daha önce AKP'ye oy vermiş iş dünyası insanları dahil olmak üzere hatlarını değiştirmiş durumdalar. Çünkü bunun sürdürülebilir tarafı yok. 31 Aralık'ta 100 TL işçilik maliyeti vardı, bugün 1 Ocak'ta asgari ücret ile işçiliklerimiz arttı, ancak Euro durduğu yerde duruyor. Ancak faaliyetlerimiz arttı, biz bunu nasıl karşılayacağız diyorlar. Bunun sürdürülebilir olması mümkün değil. Tekstilde sipariş alamıyorlar.  Ben biliyor ve görüyorum. Göbekten bağlı AK Parti hükümeti ile var olmuş ve varlığını ona borçlu olanlar dışında sohbet ettiğiniz insanların çoğunun yolu çoktan belli olmuş durumda. Akıl tutulmasının sürdürülebilir olmadığını görüp ülkesini seviyorlar” diye konuştu.

OY ORANI HEDEFİMİZ İZMİR’DE YÜZDE 75!
Seçimlerde İzmir’de CHP’nin hedeflerinin ne olduğu yönünde gelen soruya yanıt veren Aslanoğlu, “Şu an uygulanan bir sistem var. Oylarımızın yükseleceği kesin, oylarımızın yüksekliği ölçüsünde milletvekilliği sayımız 2'ye katlanmıyor. TV ekranı görünce boş keseden atmaya benzemez. Oylarımızın ne olacağını daha net görebildiğimiz durum... Ölçüt şu; Sizi kaç vatandaş doğru buluyor. Biraz daha fazla milletvekili çıkarabilmek için hükümet bu sistemi buldu. İzmir'de çıkardığınız oy sayısı ile Tunceli, Giresun, Batman'da çıkardığınız aynı değil. Orada daha az vatandaşın oyu ile milletvekili çıkarken burada çıkmıyor.  İzmir'de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 4 vatandaşımızın 3'ünün oyuna talibiz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki hedefimiz yüzde 75 bizim. Hedef milletvekili sayısı 10-10 neden olmasın?” ifadelerini kullandı.

GENEL MERKEZE İSİM BİLDİRMEK HADDİM DEĞİL
Kontenjan adayı konusunda da değerlendirme yapan Aslanoğlu, içinden geçenin listede yer alan tüm adayların İzmirli ve örgütten gelenlerden oluşması olduğunu dile getirdi. Aday belirlemede yetkili mercinin genel merkez olduğunu kaydeden Başkan Aslanoğlu, “Çeşitli araştırmalar ile belirleniyor. Partilerin ittifak görüşmeleri nedeniyle bazı şeyleri netleştirmiş değil.  Bizim yürütmemizin zor olduğu dönem. Genelde yürüyen bir ittifak görüşmeleri var. Ben partililere de söylüyorum... Bir çok görüşmede ben bulunmadım ki detaylarını bileyim. İl başkanısın bütün duruma hakim değil misin söylemleri var. 6 parti ile yürüyen hassas bir süreç bu. Bu süreçte genel merkezin karar merkezi olduğu gerçeği var. Ben her İzmirli gibi tüm adayların İzmirlilerden oluşmasını isterim tabii ki. Partide emek vermiş arkadaşlarımızdan oluşmasını isterim. CHP  İl başkanıyım tabii ki örgütten arkadaşlarımı savunacağım.  Genel merkezde fikrimi anlatacağım temel durumlar bunlardır. Kendimi teknik direktör olarak görüyorum ve burada mevkiler belirtebilirim ancak isim belirlemeye haddimiz olmadığını düşünüyorum. Hepimiz tek bir hedefe kilitlendik. Bu iktidarı göndereceğiz. Bu iktidar kaldığı sürece elimizde ne aş kalacak ne özgürlüklerimiz” dedi.

KÜÇÜK İŞLERLE UĞRAŞACAK ADAM DEĞİLİM!
İl başkanı olarak bazı isimleri önermesi ya da önerilen isimlerin genel merkez bazında reddedilmesi gibi durumların olup olmayacağının sorulmasına yanıt veren Aslanoğlu, “Bunu istemem dersem hadsizlik olur ve bu il başkanına yakışmaz. Ben bir il başkanıyım.  Genel Başkan zaten milletvekilleri ile 5 yıldır çalışıyor. Benim biri ile ilgili rapor sunmam şık olur mu? PM üyeleri uzun süredir çalışıyorlar, onunla ilgili bir şey anlatsam olacak bir şey mi? Mevcut vekiller ile ilgili genel başkan yardımcıları ve parti yönetimi ile görüşmem. Ben sonunda 'Senden daha iyi biliyorum, sen kimsin' cümlesini duyabileceğim hiçbir yere girmem” diye konuştu.

Parti içinde gruplaşmaya karşı olduğunu ve herkesi eşit kucaklamayı hedeflediğini belirten Aslanoğlu, “Tüm partilerde de kişiler üzerinden hikaye anlatma var. Benim böyle durumum yok. Delegasyon... Benim hayatım boyunca böyle bir şey olmadı. Yapmak istediğim bir iş var ve bunu müthiş başarı ile yapmak. Bundan sonra anlattığımızda seçim dönemini bütün partiyi kucaklayan biri olmak. Küçük işlerle uğraşacak adam değilim. Tüm arkadaşlarımız ile bu iktidarı devireceğiz” ifadelerini kullandı.

Spor Toto 1’inci Lig’in 29’uncu haftasında Erzurumspor ile Altay karşı karşıya geldi. Mücadele İzmir ekibi Altay’ın 4-2 üstünlüğüyle sona erdi.

5’inci dakikada sol kanattan kullanılan köşe vuruşunu ön direkteki İbrahim Öztürk arkaya aşırttı. Topla buluşan Naderi’nin sol ayağıyla gelişine yaptığı vuruşta meşin yuvarlak ağlara gitti: 0-1.

8’inci dakikada Erzurumspor eşitliği sağladı. Sağ kanattan gelişen hücumda Celal’in pasında topla buluşan Rosheuvel, ceza sahasına girerken sağ ayağıyla sert bir şut çekti ve topu ağlara gönderdi: 1-1.

37’nci dakikada Erzurumspor’da korner paslaşarak kullanıldı. Ceza sahasına gönderilen meşin yuvarlak kaleci Eren’de kaldı.

47’nci dakikada Deniz Kadah orta sahada kazanılan top ile ceza sahasına doğru ilerledi ve pasını sol kanttan gelen Tolga’ya aktardı. Tolga’nın ortasında topla buluşan Paixao, dar açıdan yaptığı kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 1-2.

51’inci dakikada Erzurumspor penaltı kazandı. Penaltıda topun başına geçen Eren Tozlu’nun sol alt köşeye vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 2-2.

78’inci dakikada bu kez Altay penaltı kazandı. Meşin yuvarlağın başına geçen Paixao kaleci Göktuğ’u ters köşeye yatırdı ve takımını yeniden öne geçirdi: 2-3.

88’inci dakikada Naderi ceza sahasına girikten sonra pasını sağ çaprazdaki Paixao’ya aktardı. Paixao’nun aşırtma vuruşunda savunmanın çabası yeterli olmadı ve top ağlara gitti: 2-4

Mücadele Altay’ın 4-2 üstünlüğüyle sona erdi.

STAT: Pendik

HAKEMLER: Burak Olcar, Oğuz Terzi, Cemal Alpar

ERZURUMSPOR: Göktuğ Bakırbaş, Orhan Ovacıklı, Mustafa Yumlu, Mustafa Akbaş, Bergdich (Dk. 18 Muhammed Furkan Özhan), Batuhan Atarslan, Estrela (Dk. 79 Özgür Sert), Celal Hanalp (Dk. 64 Olanare), Shala (Dk. 64 Sefa Akgün), Rosheuvel, Eren Tozlu

ALTAY: Eren Karataş, Salih Sarıkaya (Dk. 85 Yusuf Tekin), İbrahim Öztürk, Sefa Özdemir, Naderi, Zeki Yıldırım (Dk. 90 Arda Gezer), Murat Berkan Demir (Dk. 65 Ceyhun Gülselam), Tolga Ünlü, Deniz Kadah (Dk. 90 Ali Kızılkuyu), Eren Erdoğan, Paixao

GOLLER: Dk. 8 Rosheuvel, Dk. 51 Eren Tozlu (Erzurumspor), Dk. 5 Naderi, Dk. 47, 78 (p) ve 88 Paixao (Altay)

SARI KARTLAR: Eren Tozlu, Muhammed Furkan Özhan, Mustafa Yumlu (Erzurumspor), Salih Sarıkaya (Altay)

KIRMIZI KART: Eren Tozlu (Erzurumspor) (DHA)

İzmir'in Ödemiş ve Tire ilçeleri ile Manisa'da çeşitli suçlara karıştığı tespit edilen suç örgütüne yönelik operasyonda gözaltına alınan, aralarında adliyede görevli icra satış müdürü S.C ve zabıt katibi A.Y.'nin bulunduğu 18 şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüpheli S.C. ve A.Y.'nin, adliyedeki önemli ihale dosyalarını suç örgütüne önceden haber verdikleri, örgütün de ihaleye katılacaklara baskı ve tehdit uygulayarak çekilmelerini sağlayıp ihaleleri aldıkları öğrenildi.

İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, özellikle Ödemiş ve Tire ilçelerinde 'ihaleye fesat karıştırma' başta olmak üzere 'silahlı tehdit', 'darp', 'kasten yaralama', 'nitelikli yağma', 'şantaj' gibi çok sayıda suça karıştıkları belirlenen suç örgütüne yönelik operasyon düzenledi. Hiyerarşik yapılanmış, aile tipi mafya şeklinde örgütlenmiş, suç işlemeyi sürekli hale getirmiş ve bu suçları işlemek için elverişli malzemelere sahip olduğu tespit edilen K.A.'nın liderlik ettiği suç örgütüne yönelik operasyona 'Akbaba' adı verildi. Operasyona, 54 ekip halinde toplam 135 personel katıldı. İzmir'in Ödemiş ve Tire ilçeleri ile Manisa'daki toplam 24 ev, 5 iş yeri ve 16 araca yapılan eş zamanlı baskınlarda; 3 tabanca, 4 tüfek, çok sayıda mermi ve av tüfeği kartuşu, bir miktar kokain ve esrar, çeşitli isimler adına düzenlenmiş çok sayıda senet, imza beyannamesi, tapu örneği, çek, makbuz ve çeşitli doküman ele geçirildi. Operasyonda aralarında Ödemiş Adliyesi'nde görevli icra satış müdürü ve zabıt katibinin de bulunduğu 18 şüpheli, gözaltına alındı.

İHALE BİLGİLERİ ADLİYEDEN GİTMİŞ
Operasyonda yeni detaylar da ortaya çıktı. Gözaltındaki Ödemiş Adliyesi'nde görevli icra satış müdürü S.C. ve zabıt katibi A.Y.'nin, adliyedeki önemli ihale dosyalarını suç örgütüne önceden haber verdikleri öğrenildi. Bu bilgileri alan örgüt üyelerinin de ihaleye katılanların kimliklerini deşifre edip, ihaleye girecek olan kişilere baskı ve tehdit uygulayarak çekilmelerini sağlayıp, ihaleyi aldıkları belirtildi.

Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler adliyeye sevk edildi. (DHA)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlere az bir süre kala asgari ücretle çalışanlara temmuz ayında ara zam yapılacağını duyurdu. Ara zam konusu ile ilgili olarak İzmir iş dünyası temsilcileri değerlendirmelerde bulundu.

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- En düşük emekli maaşının 7 bin 500 liraya çıkarılmasının ardından gündeme gelen asgari ücrete ara zam konusu da netleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 milyondan fazla çalışanın merakla beklediği asgari ücrete ara zammın temmuz ayında yapılacağını açıkladı.

İş dünyası ise bir yandan ekonomide yaşanan olumsuzluklar sebebiyle artan maliyetlerle baş etmeye çalışıyor. Temmuz ayında yapılacak olan ara zam konusunda ise İzmir iş dünyasından değerlendirmeler geldi.

ARA ZAMMIN HİÇBİR KESİME FAYDASI OLMAZ
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı: “Ara zam sürecinin hiçbir kesime faydalı olacağını düşünmüyorum. Ara zamların gelmesiyle bu enflasyonist ortamda daha çok geriye gidiliyor. Çünkü bir zam sarmalı var. Asgari ücret artıyor algısı arttıkça, gelirler yükseliyor ancak fiyatlar daha fazla artıyor. Maaşların ve gelirlerin artması enflasyonu daha da ivmelendirir. Enflasyon da ivmelendikçe emekçiler daha da fakirleşir. Burada temel sorun enflasyonun temel nedenini bulmaktır. Enflasyon gizli bir vergidir, bu da emekçilerden alınıyor”

İŞTEN ÇIKARMALAR ARTABİLİR
Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Başkanı Hayati Ertuğrul: “Sektörümüz, içerisinde istihdamı en çok barındıran bir sektör. Perakende sektörü ile birlikte 2 milyon istihdam söz konusu. Üretici enflasyonu devamlı artıyor. Kurların sabit kalması, enflasyonun bu denli artması rekabet gücümüzü etkiliyor. Bangladeş, Çin, Kamboçya, Pakistan gibi rakip ülkelerimiz var. Kur artışı olmadığı için bu ülkelerle bizim aramızdaki, maliyeti yüzde 40’a kadar çıkardı. Saydığımız bu ülkelerden, yüzde 40’tan fazla fiyata sahibiz. Müşteriler, fiyat artışından dolayı Türkiye’den başka pazarlara yönelmeye başladı. Özellikle, Uzakdoğu’ya yönelme var. Asgari ücret, 8 bin 500 TL olsa da işverene maliyeti 12 bin TL bu da 600 dolara tekabül ediyor. Bu ülkelerde 3’te 1’i kadar asgari ücret var. Ara zam ile birlikte kımıldamaya mecalimiz kalmayacak. Zor günler bizi bekliyor. Cirolarımızda işçi maliyetleri yüzde 35 olarak yer alıyor. Temmuz zammı ile birlikte yüzde 45’lere çıkarsa açmaza girer, tasarruf yoluna gideriz. Tasarruf denilince ilk olarak işçilerin yavaş yavaş kesilmesi anlamına geliyor. Hiçbirimiz işçi çıkarmak istemeyiz ancak bu durumda mutlaka işten çıkarmalar yaşanacaktır. Perakende sektörüne bakıldığında, 3 işçi çalışıyorsa 1 tane kalabilir. Sadece bizi değil tüm sektörleri etkileyecektir”

BU BİR KISIR DÖNGÜ
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt: “Enflasyondan dolayı vatandaşlar, zam alsa da 1 ay sonra ceplerindeki para da zamlar da eriyor. Bu bir kısır döngü. Tek çözüm üretimdir. Yüksek katma değerli ürün üreterek enflasyonu durdurmak zorundayız. Enflasyon durdurulmazsa her ay zam gelse önüne geçilemez. Yılbaşında, Temmuz ayında tekrar zam gelse de böyle sürüp gider. İşverenin maliyetleri artıyor. Üretici maliyetleri, tüketicinin üzerine yükleniyor. İşveren bu maliyetleri üzerine koyarak yürüyor. İmalat sektörü bu farkı kaçınılmaz olarak ürünün üzerine koyacak. Kimse zararına ürün satmaz. Bu da enflasyonu tetikliyor”

EYT düzenlemesinin ardından yaklaşık 2,5 milyon vatandaşın emekli hakkı kazanacak olması, SGK müdürlüklerinde iş yükünün artmasına neden oldu. Memurlar, çalışma koşulları sebebiyle iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Sosyal Güvenlik Kurumu işçileri, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi ile artan iş yükü ile birlikte süregelen sorun ve talepleri için İzmir’de iş bırakma eylemi düzenledi.

Konak Eski Sümer Bank önündeki SGK il Müdürlüğü'nden alkış ve sloganlarla alana gelerek basın açıklaması yaptı.

EYT’nin yasalaşması ile birlikte SGK çalışanlarının iş yükü büyük oranda artarken, Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi ve Birleşik Kmau İş'e bağlı Büro-İş İzmir Şubesi tarafından bugün yapılan açıklamada, akşamları ve tatil günleri mesai yapmak zorunda kalan SGK çalışanlarının taleplerinin karşılanmaması halinde 6 Nisan günü tüm Türkiye’de greve çıkacakları belirtildi.

Konak Eski Sümerbank önünde yapılan basın açıklamasına konuşan BES İzmir Şubesi Başkanı Mustafa Güven, EYT’nin çıkması ile birlikte iş yoğunluğu katbekat artarak geceli gündüzlü çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi.  SGK çalışanlarına, 51 liralık fazla mesai ücretinin reva görüldüğünü belirten Güven, “Mübarek Ramazan ayında SGK çalışanına reva görülen akşam demeden hafta sonu demeden çalışmak ve ailesine çoluğuna çocuğuna ayıracağı 50 saattir söz konusu olan. SGK çalışanı bu 50 saati aslında karşılıksız veriyor. Fazla mesaiye geldiğinden yol ve yemek parasını da kendisi karşılıyor. Yıpranması, performans baskısı, mevzuat yoğunluğu, stresi, yorgunluğu alarak evine dönebiliyor. Sanki SGK çalışanı 3000 TL. ikramiye alıyormuş da 6000’e çıkmış gibi haber yapanları kınıyoruz. Öncelikle fazla mesai, personel eksikliği nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Başta EYT nedeniyle başvuran tüm vatandaşlara daha iyi ve zamanında hizmet verebilmek için personel eksikliğinin acilen giderilmesi, SGK çalışanlarının taleplerinin yerine getirilmesi gerekiyor.  SGK’da en az 5 yıl süre ile devam edecek bir iş yoğunluğundan bahsediyoruz” diye konuştu.

“EMEKLİLİK 1 NİSAN ŞAKASI DEĞİLDİR”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in, emekli aylıklarının 1 Nisan’da bağlanacağını söylediğine dikkat çeken Güven, “Vedat Bilgin’in EYT’liye yasal olarak imkânsız olan sözleri en naif ifadeyle kamu zararı yaratmaktadır. SGK çalışanının sırtından verilen sözlerin muhatabı kendisidir. Buyursun, 1 Nisan’da kendisi aylık bağlasın. Kimse vatandaşı alt yapısı oluşturulmadan, yeterli personel alınmadan yapılan EYT Yasası nedeniyle teknik ve bilimsel olarak 1 Nisan’da hatta aylarca aylık bağlamanın yetişmeyeceği konusunda uyarmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Güven, aşırı iş yükünün SGK çalışanlarının sağlığını bozduğunu, performans baskısının ise birçok yerde mobbinge dönüştüğünü vurgulayarak, “Sağlıklı ve vatandaşı ya da kurumu zarara uğratmadan aylık bağlamak, zaman ve yeterli personel gerektiriyor. Ancak SGK emekçisinden yine fedakârlık isteniyor. Ancak haklarımız için ne SGK Başkanlığı ne de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hiçbir somut girişimde bulunulmadığı gibi, verilen sözler de tutulmuyor” dedi.

Sosyal Güvenlik Kurumunda yeni göreve başlayan bir memurun 11 bin 100 lira maaş aldığına işaret eden Güven, BES olarak taleplerini şu şekilde sıraladı:

-Sosyal Güvenlik Kurumu Emekçileri olarak 2012 yılında bu yana gasbedilen ikramiyelerimizi ve diğer ek ödemelerimizi geriye dönük istiyoruz.

-Sosyal Güvenlik Kurumu Ek Ödeme Yönetmeliğinde yer alan ek ödeme puanlarına 100’er puan eklenmesini istiyoruz.

-Ek gösterge düzenlemesinde 3600 kapsamı dışında bırakılan SGK çalışanlarına da 3600 ek gösterge istiyoruz.

-Aynı Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda olduğu gibi, kurum içi uzmanlık kadrolarının ihdas edilmesini ve sosyal güvenlik tazminatı ödenmesini talep ediyoruz.

-Ücretsiz yemek hizmeti istiyoruz.

Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) İzmir İl Başkanı Mehmet Tayyip Duran, kendilerinin terör örgütü ile ilişkilendirilmelerini reddetti. Kürtçe'nin ikinci resmi dil olmasını savunan Duran, Cumhur İttifakı'nın iki üyesi MHP ve BBP ile resmi ilişkilerinin olmadığını altını çizdi. İzmir teşkilatı olarak ise oylarının yükselme potansiyelinde olduğunu belirtti.

Ahmet Can KARATAŞ/EGEDESONSÖZ- Türkiye, 14 Mayıs seçimlerine yelken açmış durumda… Deprem ve sel felaketlerinin yaşattığı büyük yıkımın ardından oldukça sönük bir havada devam eden seçim sürecinde partilerde hazırlıklar sürüyor.

Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında rekabetin üst seviyede olduğu süreçte HÜDA-PAR, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme ve belirli bölgelerde AK Parti listelerinden seçime girme kararı aldı.

HÜDA-PAR’ın Hizbullah örgütü ile ilişkilendirilmesi konusu ise kamuoyunda oldukça tartışıldı. Parti ise iddiaları reddetmenin yanında seçim hazırlıklarını da sürdürüyor.

Partinin İzmir İl Başkanı Mehmet Tayyip Duran, Egedesonsöz’e yaptığı değerlendirmelerde partisine yönelik eleştirilere yanıt verdi, İzmir yerelinde seçim hedeflerini anlattı.

BİR ÖRGÜTÜN UZANTISI DEĞİLİZ
Millet İttifakı’ndan gelen Hizbullah ile ilişkilendirilme konusuna yanıtlar veren Başkan Duran, “HÜDA PAR herhangi bir örgütün veya da yapılanmanın uzantısı değildir. Bu konu ile ilgili genel merkezimizin defaatle yapmış olduğu açıklamalar mevcuttur.Biz 2012 yılında kurulmuş müstakil bir partiyiz.İlkelerimizin ve prensiplerimizin kendimize has bir özelliği vardır. Millet ittifakının atmış olduğu iftiralar karalamalar bizi çok da bağlamamaktadır” dedi.

KÜRTÇE RESMİ DİL OLMALI, BU ALLAH’U TEALA’NIN VERDİĞİ BİR HAK…
Parti programında yer alan Kürtçe’nin kinci resmi dil olması ve muhtelif yerlere yazılan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünün kaldırılması konusunda gelen soruya yanıt veren Başkan Duran, “Türkler ve Kürtler bu ülkenin aslı kurucu halklarıdır. Dolayısıyla Kürtçenin ikinci resmi dil olması bölücülük değil, Allah’u Teala’nın verdiği bir hak olarak görüyoruz.  Biz toplumun ötekileştirilmesi, ülkede yaşayan insanların birbirlerini dışlayacak söylemlerden ve davranışlardan kaçınılması gerektiğine inanıyoruz. Bundan dolayı da etnisiteye vurgu yapan söylemlerden uzak durulması gerektiğini, kardeşlik vurgusunun daha ön planda olması gerektiğine inanıyoruz. Bundan dolayı da kardeşliğimizin tesisini buradan görüyoruz” şeklinde konuştu.

MHP-BBP İLE RESMİ İLİŞKİMİZ BULUNMAMAKTADIR
Cumhur İttifakı’nda yer alan milliyetçi partiler ile ilişkilerinin durumu hakkında yorumlama yapan Duran, “Biz AK Parti ile ittifak yapmış durumdayız. AK Parti'nin ve Cumhur ittifakının adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı almışız. Milletvekili çalışmalarımızda da AK Parti ile yürüyeceğimizden dolayı diğer partilerle bizim resmi anlamda bir ilişkimiz ve diyalogumuz yoktur. Aynı ittifakta yer alıyor olmaları bizim için bir sorun ve sıkıntı oluşturmamaktadır. Burada tabi ki faklı düşündüğümüz partiler olacaktır. Biz şiddete başvurulmadığı sürece her türlü fikir ve düşüncenin konuşulup tartışılabileceğine inanıyor ve aynı zaman da savunuyoruz” ifadelerini kullandı.

İZMİR'DE OYUMUZU ARTTIRIRIZ
Türkiye’de ilk teşkilatlarını İzmir’de kurduklarını ve 2018 seçimlerinde 5 bin oy aldıklarını söyleyen Başkan Duran şunları dedi:

“Biz Türkiye‘nin her yerinde olan bir partiyiz. Hatta Türkiye de ilk teşkilatımızı İzmir de kurduk. 2018 seçimlerinde çok tanınmamış olmamıza rağmen İzmir’de beş bine yakın oy aldık. Devamlı sahada olan bir partiyiz. Bu seçimlerde çok daha fazla oy alacağımızı iddia ediyoruz. Özellikle bu son zamanlarda çok daha büyük bir teveccüh olduğunu görüyoruz. Halkımız HÜDA-PAR’ı tanıdıkça takdir edip sevecektir”

İzmir’in Urla ilçesinde yaşayan Özgür Candoğan, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından depremzedeler için kendi karavanlarını ihtiyaç malzemeleriyle doldurarak yardıma koşmuştu. AFAD’dan izinli olmasına rağmen Otoyol A.Ş tarafından kendisinden geçiş ücreti alındığını ve uzun süre afet bölgesinde olmasından kaynaklı olarak hakkında icra takibi başlatıldığını duyuran Candoğan’ın itirazları karşılığını buldu. Özgür Candoğan’ın icra takibi iptal edildi.

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Türkiye, 6 Şubat depremlerinin ardından yaraların sarılması için seferber oldu. Büyük yıkımın yaşandığı bölgeye gerek yerel yönetimler gerek AFAD aracılığı ile yardımlar ulaştırıldı.

Urla’da yaşayan Özgür Candoğan yaşanan deprem felaketinin ardından kendisine ait iki karavanını yardım malzemeleri ile doldurarak deprem bölgesine yardım götürmek istedi. İzmir Valiliği ve bölgeyi koordine etmekle görevli AFAD gibi tüm kurumlardan iznini alan Candoğan, karavanları ile afet bölgesine ulaştı. İki aydan fazla bölgede kalan Candoğan’ı İzmir’e döndüğünde icra sürprizi karşıladı. Bölgeye giderken ücretli otoyolu kullanan Özgür Candoğan’ın 1063 TL’lik ceza için Otoyol A.Ş’nin avukatları tarafından icraya verildiği ortaya çıktı.

BORCUMU SİLDİKLERİNİ SÖYLEDİLER
Egedesonsöz’ün gündeme getirdiği olayda yeni bir gelişme yaşandı. Candoğan, kendisinin Otoyol A.Ş tarafından aranarak borcunun silindiğini ifade etti. Candoğan, “Dile getirdiğim bu olayın ardından beni arayıp borcumun silindiğini haber verdiler ancak tarafıma henüz yazılı bir bildiri ulaştırılmadı. Yanlıştan dönülmesine sevindim. Kendilerinden yazılı bir resmi belge ibrazı isteyeceğim” ifadelerini kullandı.

Karşıyaka Belediyesi’nde çalışan işçilerin iş bırakmasından kaynaklı toplamadığı çöplerin sivil kıyafetli sivil araçlı kişiler tarafından toplanmasına sendika tarafından tepki gösterildi.

EGEDESONSÖZ – Karşıyaka Belediyesi’nde devam eden maaş sorunundan kaynaklı dün temizlik biriminde çalışan Genel İş İzmir 8 Nolu Şube üyesi işçiler bırakmış, çöpleri toplamaya çıkmamıştı.

İşçilerin iş bırakma eylemi devam ederken sivil kıyafetli sivil araçlı kişilerin Karşıyaka Çarşısı’nda çöp topladığı haberi gelmesi üzerine bölgeye giden işçilerin, bu kişilere engel oldu.

Bu anlar işçiler tarafından kayıt altına alındı. İşçilerin, kimliği belirsiz bu kişilere tepki gösterdiği görüldü.

Görüntüler Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin’in Karşıyaka Belediyesi işçilerinin maaş alamadığı için çöpü toplatmadığı ifade ederek “Maaş alamadığı için Anayasal hakkını kullanıyor. Siz bunlara alet oluyorsunuz. Biz Karşıyaka Belediyesi emekçileri olarak hepinize dur diyeceğiz. Karşıyaka Belediyesi emekçileri de oy verecek” sözleri yer aldı.

İşçiler ‘işçisine sahip çıkmayan bizden oy istemesin’ sözleri ile de duruma tepki gösterdiği de kayıt altına alındı.

 

İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nun 116’ncı toplantısında İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi konuşuldu. Başkan Tunç Soyer, kongre için süreklilik mesajı vererek “İzmir, Enternasyonal Fuarı gibi yeni bir marka kazandı” dedi.

İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu'nun (İEKKK) 116. toplantısı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlendi. Toplantının ana gündem maddesi 15-21 Mart 2023 tarihleri arasında toplanan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi oldu.
 
“Gurur duydum”
Başkan Tunç Soyer, İzmirli olmaktan gurur duyduğu bir kongrenin yapıldığını söyleyerek “İzmir, bence İzmir Enternasyonal Fuarı gibi yeni bir marka kazandı. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ni her yıl yapmaya devam ettiğimizde biz aynı zamanda geleceğin Türkiye’sine, dünyasına ışık tutacak bu buluşmaya ev sahipliği yapma iddiasını ortaya koyacağız. İzmir,  İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde bunu yapabileceğini göstermiş oldu. Bu kongrenin en büyük çıktısının bu olduğunu düşünüyorum. Eğer kararların takipçisi olursak, geleceğe yönelik pencere açma iddiasını sürdürürsek İzmir’e yeni bir simge kazanacak. Eğer bunu başarabilirsek, İzmir önemli bir misyonu hayata geçirmiş olacak” şeklinde konuştu.
 
“Kongreyi muktedir olduğumuzu görerek bitirdik”
Başkan Soyer, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Biz bu kongreyi tek başımıza yapamazdık. Herkes bir ucundan tuttu. Herkes o tarihi sorumluluk duygusunu yaşadı. Biz İzmir olarak bunu yapmaya muktedir olduğumuzu düşünerek bu işe başlamıştık; muktedir olduğumuzu görerek bitirdik. Şimdi bunun daha iyisini başarmak mecburiyetindeyiz. Çıtayı daha yükseltmek mecburiyetindeyiz. Daha büyük kucaklaşmayı, mutabakatları gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin ihtiyacı olan şey bu. Gördük ki bizi ayıran sebeplerden çok birleştiren sebepler varmış. O sebepler de bu kongrenin başarıyla sonuçlanmasına neden oldu.”
 
“Keşke Türkiye’nin tüm yerel yönetimleri yapabilse”
İEKKK Başkanı Mehmet Ali Kasalı ise “Bundan sonraki benzer etkinliklere model olacak bir çalışma yaptık. Bunun emsalsiz olduğunu düşünüyorum.  Bu toplantı çok önemli” diye konuştu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Çok güzel bir kongre oldu. Kongrelere baktığımızda fikir üretmek ön plana çıkıyor. Kongrede çok güzel fikirleri ön plana çıkardık. Uygulayıcı konuma geldiğimiz zaman iş icraatta, yani siyasi iradede oluyor. Keşke bunu Türkiye’nin tüm büyükşehir belediyeleri, yerel yönetimleri, STK’ları yapsa… Bizim gibi bir masanın etrafında bir araya gelerek yüzyıl sonrasının Türkiye’siyle ilgili sonuç raporları çıkartabilseler ve hükümetin önüne koyabilseler. O zaman farklı bölgelerdeki ihtiyaçların analizlerini de yapmak çok daha kolay olur” şeklinde konuştu. 
 
“Bu kongrenin geleceğine inanıyorsak bir vakıf kurmamız lazım”
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer, bu kongrenin bir sivil inisiyatifin manifestosu olduğunu belirterek “Bu kongreyle İzmir’in marka değerini artırabilecek bir fırsat yakaladık. Ama bu kongre sadece belediye imkanlarıyla yapılmamalı. İzmir’in tüm bileşenlerinin elini taşın altına koyması lazım. Eğer bu kongrenin geleceğine inanıyorsak bir vakıf kurmamız lazım” diye konuştu. 
 
“İzmir, Türkiye için en iyi mesajı verebilecek kenttir”
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam, “Tunç Başkanın bu vizyonu, bugüne kadar yaptığı ulusal ve uluslararası çalışmaların ürünüdür. İzmir, Türkiye için en iyi mesajı verebilecek kenttir. Stratejik planların yerelden oluşturulması gerektiğinin önemini ortaya koymuştur. Şunu gördük ki, Ege bundan sonra Türkiye’nin iktisadının şekillenmesinde lokomotif olacaktır” dedi.
 
“Üç çıkar grubu da Türk siyasetinin önünde”    
ESİAD Ekonomi Gözlem Grubu Başkanı Muhittin Bilget, Türkiye’nin en önemli üç grubunun ortak buluşmasının çok önemli olduğunu ifade ederek, “Üç farklı çıkar grubu vardı. Bu üç grup da her şeyiyle Türk siyasetinin çok önünde. Her grubun çalışmaları irdelemesi çok önemli. Bu mutabakattaki şerhler de bu işin güzel tarafıydı. Bu mutabakat müthişti” dedi.
 
“Ata’nın hatırasını yaşatmıştır”
İzmirli sanayici Mustafa Güçlü ise “Güzel ve verimli bir kongre oldu. Yüzüncü yıla yakışır bir görkemle düzenlendi. Bu başarıda da Tunç Başkanın kararlı, ısrarlı tavrı ve takipçisi olması çok etkili olmuştur. Ata’sının hatırasını yaşatmıştır” diye konuştu.

İzmir Balıkçı İş adamları Derneği Başkanı Mehmet Şahin Çakan, Karadeniz ve Marmara kayıklarının Ege Denizi'nde avlandığını belirterek, "Türkiye'nin şu anda balık ihtiyacı, Ege'de avlanılan balıklarla temin ediliyor. Bu durum Ege Denizi'ndeki av baskısını arttırıyor. Bunun sürdürülebilir olması için tür yasağı, zaman yasağı ve bölgesel avcılık yapılması gerekiyor" dedi. 

İzmir Balıkçı İş adamları Derneği Başkanı Mehmet Şahin Çakan, Marmara ve Karadeniz bölgelerindeki balıkların göç balıkları olduğunu ve göç ettiğine dikkat çekerek, bu dönemde Türkiye'nin balık ihtiyacının Ege’de avlanan balıklarla karşılandığını söyledi.  Çakan, Ege Bölgesi'nden gerçekleştirilen ihracat rakamlarının geçen yıl 1 milyar 200 milyon dolar civarında olduğunu, bu yıl rakamın 1 milyar 600 milyon dolara yaklaştığını kaydetti. 2022 yılının son çeyreğini balıkçılık sektörü açısından değerlendiren Çakan, şunları söyledi:

"Türkiye'de iyi bir balıkçılık sezonu geçirdik. Balıkçılık camiası son yılların en verimli en bereketli sezonunu yaşadı. Karadeniz'de inanılmaz derecede palamut avcılığı oldu. Daha sonra Marmara'da çinekop ve lüfer avcılığı oldu. Sonra da Marmara'da hamsi avcılığı oldu. Yıl başına kadar süreç böyle devam etti. Fakat bu balıklar göç balığı olduğu için Karadeniz ve Marmara'da bir süre sonra balıkçılık kesildi. Karadeniz'de üç ay balıkçılık yapılıyorsa daha sonra tüm baskısı Ege Bölgesi'nde oluyor. Şimdi Karadeniz kayıkları da Marmara kayıkları da Ege Denizi'nde avlanıyor. Türkiye'nin şu anda balık ihtiyacı Ege'de avlanılan balıklarla temin ediliyor. Bu durum Ege Denizi'ndeki av baskısını arttırıyor. Bunun sürdürülebilir olması için tür yasağı, zaman yasağı ve bölgesel avcılık yapılması gerekiyor. Tür yasağı türüne göre avcılık yapmaktır. Balıkların yumurtlama, yavrulama dönemlerinde avcılığın yasaklanması lazım. Balığa da yaşam alanı bırakılması gerekiyor. Bazı türlerin avcılığının belli sürelerde yasaklanıp, belli periyotlarda açılması lazım."

'129 ÜLKEYE İHRACAT YAPILIYOR'
Ege Bölgesi'ndeki ihracat rakamlarından da söz eden Çakan, "Ege ihracatı bu sene ciddi bir performans atladı. Geçen yıl 1 milyar 200 milyon dolar civarında olan ihracat rakamları bu yıl 1 milyar 600 milyon doları zorluyor. Türkiye'den 129 ülkeye ihracat yapılıyor. İhracatın en büyük paylarından biri de Ege'de. Ege denizi çok zengin bir meraya sahip. Bunun içinde istavrit, hamsi, sardalya, kalamar gibi çok sayıda tür var. Bu türleri 12 ay boyunca bulmak mümkün" ifadelerini kullandı.

'HAMSİ VE SARDALYAYA TALEP VAR'
İzmir'de balıkçılık yapan Abdülhamit Sarman ise "Nisan ayında av yasağı başlıyor. Şu anda çipura, levrek, barbun, uskumru, dil balığı gibi çok sayıda tür mevcut. Bu sezon iyi bir sezon geçirdik. Palamut çoktu. Herkes bolca palamut yedi. Fiyatlar uygun. Etten daha ucuz. 100-120 TL'ye kültür çipura satıyoruz. Deniz olanları ise 200-250 TL'ye satılıyor. Daha çok hamsi, sardalya satılıyor" dedi.  

Sardalya ve hamsiye talep olduğunu söyleyen balıkçılardan Cahit Koyuncu ise "50-60 TL'ye satılıyor. Çinekop da 180 TL'ye satılıyor. Ebadına göre veriyoruz. Büyük olduğu zaman fiyat fark ediyor. Çipura, levrek, palamut çok satıldı. Palamut 70-80 TL'ye satılıyordu. Şimdi 100 TL'ye satılıyor" diye konuştu. (DHA)